Her Şeyi Bilen Değil Sorgulayan Sağlık Yöneticisi

Her Şeyi Bilen Değil Sorgulayan Sağlık Yöneticisi

Genel anlamıyla sağlık yöneticisi; insan gücü, sermaye (para), makine, materyal ve yönetim gibi sağlık örgütünün kaynaklarını yöneten kişi olarak tanımlanır. Sağlık örgütü kapsamına; aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri, hastaneler gibi hizmet sunan kurumlar girmektedir. Sağlık sigortacılığı yapan kamu ve özel sigorta kurumları ile hizmet tedarikçileri olarak sağlık endüstrisi de bu kapsamın içindedir. Sağlık hizmetinin her düzeyde kamu adına karar vericileri, mevzuat düzenleyen ve denetleyen yapılarını bu kapsamdan ayrı tutmak zaten mümkün değildir.

Dilimizde çoğunlukla yönetici yerine idareci de kullanılmaktadır. İngilizcede de, management ve administration iki ayrı kelimedir. Yönetim bilimciler yönetimi; başkalarının eliyle iş görme sanatı, çekip çevirme anlamında tanımlarken idareyi günlük, tekrarlanan işler olarak ifade ederler.   

“Ama” ile Başlayan Cümleler

Günümüzde yöneticilikte mükemmeli bulmak için değişik yollar gündeme gelmektedir. Aslında, işletmecilikte çok kullanılan etkililik, verimlilik, performans kavramları da, bu kapsamda yöneticiler arasında kullanılır olmuştur. Merkezi yönetimden yerinden yönetime, sağlıktan eğitime kaynak kullanılan her alanda yöneticiler, bu kavramların getirilerinden yararlanmaktadır.

Öncelikle, yöneticinin her şeyi kabullenmemesi ve mutlaka belirli aralarla sayısal ya da niteliksel yöntemlerle geribildirim alması önerilir. Her şeyi kabullenen yani her şeye evet diyen yöneticilerin, odaklandığı alan yoğunluğunun azalabileceği düşünülür. İşte bunun için “ama” ile başlayan cümlelerde farklı görüşlerin ifade ediliyor olması, yönetimde başarı için gerekli görülür.

Gerek bürokraside, gerek akademide ve gerekse endüstride; “ama” ile başlayan cümleler farklılıkların ortaya çıkışı ile birlikte yenilikçiliği de tetikleyebilmektedir. Özellikle bürokraside, her şeye muhalefet etme aşırılığına kaçmadan, “ama” ile başlayan cümlelerin getirebileceği farklılıklar; yanlış kararları önleyebilir, dolayısıyla daha kısa yoldan doğrulara ulaşmayı artırabilir. Bu süreçte Pareto ilkesi hiç unutulmamalıdır; sonuçların yüzde 80’ini sağlayan çabaların yüzde 20’sine odaklanılmalıdır.

Kaynak kullanımında yöneticilerin en sık karşılaştıkları darboğaz işlerin öncelik sırasına konulmasıdır. 

İki hafta önce de paylaştığım Eisenhower Matrisi, tam bu noktada hatırlanmalıdır. Matris dört farklı durum için dört farklı öneriyi içermektedir;  

1.            Önemli ve acil işini, daha öncelikli olarak planla,

2.            Önemli olmayan acil de olmayan işini, ertele,

3.            Önemli fakat acil olmayan işine, bir zaman belirle,

4.            Önemli olmayan fakat acil iş ise, (mümkünse) yapacak başka birini bul veya önemli işlerine ara verdiğinde yap,

Aslında, sağlık yöneticileri günlük iş yükünü hafifletmek ve stratejik kararlarına daha fazla zaman ayırabilmek için; bir yandan “ama” ile başlayan cümlelerden rahatsız olmadan çalışırken, diğer yandan Pareto ilkesine bağlı kalmalı ama aynı zamanda Eisenhower Matrisi gereklerini de yerine getirmelidir. Çünkü, yöneticiliğini yaptıkları sağlık sektöründe çok paydaşlı bir ekosistem vardır. Çünkü, dünya ülkeleri pratiğinde bu ekosistem çoğunlukla kamunun koyduğu kurallarla çalışmak durumundadır. Çünkü, ekip disipliniyle birlikte çalışan farklı meslek dinamikleri söz konusudur.

Öncelik Ama Neye?

Sağlık yöneticilerinin cevabını vermekte en çok zorlandığı sorulardan biri budur. Seçenekler birden fazla olabilir, olası etkiler bakılan yere göre değişik değerlendirilebilir. Hatta, verilen öncelikten bile emin olunmayabilir. İşte tam bu noktada, yine uluslararası uygulamada çok kullanılan, işleri sınıflandırma ve yapılacakları odaklama yöntemini hatırlatmakta yarar olacaktır. Bu bağlamda, MoSCoW metodu bir önceliklendirme tekniğidir. Teknik, baş harflerin kısaltmalarından oluşan 4 farklı aşamaya işaret eder:

  1. Must-haves (olmazsa olmazlar),
  2. Should-haves (olması gerekenler), 
  3. Could-haves (olabilirler),
  4. Will not have at this time ya da Wish (şu anda olmayacaklar ya da istekler).

Olmazsa olmazlar, ihtiyaçlarla eşleşen başlıklardır. Başarılı olmak için gereken şartları gösterir. Yani bir tür pazarlık bile edilemezlerdir. Tersi de doğrudur; gerçekten de başarısız kılacak özelliklerdir.

Olması gerekenler, önemlidir ama yaşamsal önemi yoktur. Olmazsa çalışılabilir, olursa değer katar.

Zaman sınırlaması da yoktur, hangi aşamada devreye girerse o aşamaya değer kazandırır.

Olabilirler, olursa iyi olan özelliklerdir. Olması gerekenlerden farkı, dışarıda bırakıldığında daha az etki göstermeleridir. Eğer düşük maliyetle kullanıcı memnuniyeti artacaksa, yararlanılabilir ama zaman ve bütçe gerektirir.

Şu anda olmayacaklar ya da istekler, sadece beklenti yönetiminde yardımcı olur. Bu beklentiler gelecekte öncelikli olabilir ya da gelecekte bile öncelikli olmayabilir. İşte bu sınıflamada kullanılırlar.

Olmazsa olmazlar, adından anlaşılacağı gibi, sağlık yönetiminin asla tartışamayacağı, vazgeçemeyeceği önceliklerde geçerlidir. Zaten, öncelik verilmezse; hangi düzeyde hangi alan yönetiliyorsa, sağlık yöneticisi başarısız demektir.

Olması gereken olarak öncelik listesine alınan işler, sağlık yönetiminde mutlaka dikkate alınmalıdır. Çünkü, listedeki iş yapılırsa değer katar. Sağlık hizmetlerinde değer ise kazanım anlamında kullanılır. Sağlıkla ilgili bir karar, kişinin yaşam kalitesi artışına neden olduysa ya da hastalığından ötürü oluşmuş engelliliğini azaltmışsa bu bir kazanımdır.

Sağlık yöneticileri açısından bu aşamalar değerlendirildiğinde, diğer sektörlere göre daha farklı yorumlar yapılabilir. Örneğin,  zaman açısından; olmazsa olmazlar ile olması gerekenlerin kısa dönemde birlikte düşünülmesinde yarar vardır. Orta dönemde, olabilir listesinde olanlar ile istekler karar vericiler tarafından dikkate alınmalıdır.

Kararlara Destek

Sağlık yöneticileri, buraya kadar; Pareto ilkesi ve Eisenhower Matrisi kullandı,  MoSCoW metodu ile öncelik listesi oluşturdu. Acaba, kararları ne kadar doğruydu? Bunu test etmenin en objektif yolu, veri toplayarak puanlama yapmak olmalıdır. Bu yolla hem ekiplerine hem de kararlarına güven vermiş olurlar. Bu puanlama, RICE skorlama yöntemiyle yapılabilir. Yöntem, RICE kısaltmasını da oluşturan dört faktöre göre bir puanlamadır;

  1. Reach (Erişim),
  2. Impact (Etki),    
  3. Confidence (Güven) ve
  4. Effort (Gayret)

Erişim; belirlenen sürede kaç kişiye ulaşma öngörüsünü,

Etki; yenilikçiliğin sayısal hedeflerini, kullanıcı memnuniyeti artışının anketlerle değerlendirilmesini,

Güven; yüksek, orta, düşük olarak nümerik göstergelerle hesabını,

Gayret; ekibin harcayacağı toplam sürenin tahminini ifade etmektedir.

“Ne Yapmamaya Karar Vermek”

Steve Jobs’un “Ne yapmamaya karar vermek, ne yapacağınıza karar vermek kadar önemlidir” sözünü hiç unutmadan sağlık yöneticilerinin dikkat etmesinde yarar olabilecek ana başlıklar şöyle özetlenebilir;

  1. “Hayır” denmesi de bilinmelidir,
  2. “Ama” ile başlayan cümleler kuran ekiplerle farklılıklar ve yenilikçilik teşvik edilmelidir,
  3. Pareto ilkesinin, kaynak kullanımında etkililiğin dayanağı olabileceği hep hatırlanmalıdır,
  4. Eisenhower Matrisi, öncelik belirlerken kullanılmalıdır,
  5. İş listesi sınıflandırması ile odaklanmada MoSCoW metodu denenmelidir,
  6. Kısa dönemde, olmazsa olmazlar ile olması gerekenler birlikte düşünülmelidir,
  7. Orta dönemde, olabilir listesinde olanlar ile istekler dikkate alınmalıdır,
  8. Kişinin yaşam kalitesi artışı ve engelliliği azaltılmışsa, oluşan bu değer önemsenmelidir,
  9. Alınan kararların doğruluğu, RICE gibi veriye dayalı yöntemlerle geribildirim puanlanmalıdır,

Sonuç olarak her şeyi bilen değil sorgulayan yöneticiolmak için ne gerekiyorsa yapılmalıdır

Avrupa Birliği Sağlık Önceliklerinde Dokuz Başlık

Avrupa Birliği  Sağlık Önceliklerinde Dokuz Başlık

Geçen hafta, Avrupa Sağlık Sistemleri ve Politikaları Gözlemevi (The European Observatory on Health Systems and Policies) tarafından yapılan bir yayını, özellikle metodolojisi açısından özetlemiştim. Yayında, gelecek öncelikleri olarak sıralanan dokuz başlığa da bu hafta değineceğimi belirtmiştim. Yayın, “Kamuya Açık Bir Tartışma; Avrupa Birliği’nin Gelecekte Sağlık Öncelikleri Sonuçlar, İçgörüler ve Eylem Fikirleri başlığını taşıyordu.  (https://eurohealthobservatory.who.int/docs/librariesprovider3/studies—external/future-health-priorities-of-the-eu-).

Yayında, sağlık ekosistemi açısından bakıldığında, paydaşlarla birlikte gelecek öncelikleri belirlemede örnek olabilecek bazı yöntemler anlatılıyordu. Bunları aktarmış, olası kazanımlar ve olmazsa olmazlar başlıkları altında da örnek alınabilecekleri sıralamaya gayret etmiştim.

Dokuz Başlık

Avrupa Birliği’nin geleceğe yönelik sağlık öncelikleri içinde harekete geçilmesini istediği dokuz başlık şu konulardan oluşmaktadır;

  1. Sağlık güvenliği,
  2. Sağlık belirleyicileri,
  3. Dönüşüm,
  4. İşgücü piyasası,
  5. Genel sağlık sigortası,
  6. Dijital çözümler ve yapay zeka,
  7. Performans ve dayanıklılık,
  8. Uzun vadeli zorluklar,
  9. Küresel ses ve liderlik.

Sağlık güvenliği başlığında, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ile buna yönelik hazırlıkların teşvik edilmesi için yapılacaklar sıralanmış. İlk yapılacak iş olarak, kapasite oluşturmaktan söz edilmiş. Altyapıya yapılan yatırımlar ve yenilikçiliğin artırılması bu başlığın önemli aksiyonları olmuş. Bu bağlamda uluslararası işbirliği ve koordinasyona da vurgu yapılmış.

Sağlık belirleyicileri olarak; sağlığın ticari belirleyicileri ile sektörler arası entegrasyon ve diğer sektörlerin sağlığın belirleyicilerini ele alma süreci dikkate alınmış.

Dönüşüm başlığı altında, yeniliği teşvik ederek dönüşümü destekleyecek araçlar gündeme getirilmiş. Hastaların ve hizmet sağlayıcıların içinde yer aldığı tüm paydaşların, planlama ve reform süreçlerine dahil edilmesi bu başlığın bileşeni olarak görülmüş.

İşgücü açısından;

  • eğitim standartlarının uyumlulaştırılması ve niteliklerinin tanımlanması,
  • sağlık işgücü ihtiyaçları ve çalışma koşulları ile
  • sağlık işgücüne Avrupa Birliği bakışı

aktarılmış.

Genel sağlık sigortası için; kapsamda olmayanların belirlenerek izlenmesi, savunmasız ve dışlanmış grupların (riskli gruplar) sağlığa erişimi, birinci basamak sağlık hizmetleri ile toplum sağlığı ve bütünleşik hizmet ile bunlara yapılacak yatırımlar alt başlıklar olarak yazılmış.

Dijital çözümler ve yapay zekaya yönelik olarak;

  • dijital katılım,
  • önleme de dahil olmak üzere sağlık hizmet sunumunu iyileştirmeye yönelik dijital çözümler ve
  • bu çözümlerin uygulanması, güvenliği, gizliliği ve güven konusunda yaşanan zorluklar değerlendirilmiş.

Göstergelerin ve metodolojilerin standardizasyonu, ön koşul olarak sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ve hazırlıklı olunması (sağlık tehditlerine dayanma kapasitesi), insan ve hasta merkezli göstergeler ile sağlık planlaması ve sağlık yönetimine halkın katılımı gibi başlıklar; performans ve dayanıklılık adı verilen öncelikte önemli görülmüş.

Uzun vadeli zorluklara gelindiğinde; teknoloji ve yenilikçiliğin kullanımı da dahil olmak üzere;

  • iklim değişikliğine hazırlık, hafifletme ve sağlık hizmetlerinin yönetilmesi ve sunulmasına yönelik iklim dostu çözümlerle uyum,
  • hastaların ihtiyaçları ile birincil, uzun vadeli ve sosyal bakım anlamında entegrasyon ve
  • bunları karşılamak için yeniliklerden yararlanma (yaşlı dostu teknolojiler, iyi uygulamalar),
  • ticari belirleyiciler de dahil olmak üzere sağlık belirleyicilerinin dikkate alınmasına

dikkat çekilmiş.

Küresel ses ve liderlik anlamında ise;

  • Avrupa Birliği’nde ortak ses ile küresel sağlık stratejileri uyumlulaştırılması ve uygulanması,
  • üçüncü ülkelerle karşılıklı yarara dayalı ilişkiler ile kapsamlı ve sektörler arası sağlık politikalar

vurgulanmıştır.

Birlikte Çalışabilirlik

Gözlemevi’nin Eylül 2023 ile Nisan 2024 arasında gerçekleştirdiği kamuya açık tartışma sonunda;

  • uzun vadeli zorluklar, sağlığın belirleyicileri, genel sağlık sigortası en sık ilk üç konu seçilirken,
  • küresel ses ve liderliği güçlendirmek, dijital çözümler ve yapay zeka ile sağlık güvenliği başlıkları ise son üçte yer almıştır.

Tartışmanın en fazla fikir birliğine varılan konularına bakıldığında, sağlık sektörünün en az kontrol edebildiği başlıklar olduğu dikkat çekmektedir. Bir başka deyişle, sadece sağlık sisteminde yapılacak iyileştirmelerle düzelmeyecekler olarak ifade edilebilir. Ekosistemin farklı paydaşları, bu başlıklarda daha fazla söz sahibi olabilmektedir. Zaten asıl kritik nokta da budur. Kamuya açık bu tartışmada görüş bildirenler, sağlık sisteminin işte bu çok taraflı yapısına vurgu yapmışlardır. Dolayısıyla, birden fazla sektörün sorumluluğunda yürüyen bu alanlarda, sağlık sektörünün yapması gerekenlere yönelik yol gösterici de olmuşlardır. Bu bağlamda, bir başka açıdan bakıldığında da, birlikte çalışabilirlik örneği vermeleri istenmiştir.  

Birlikte çalışabilirlik yani interoperability, koordinasyonun da ötesinde bir aşamayı ifade eder. Verilerin farklı sistemler arasında en az müdahaleyle aktarılmasını sağlayan mekanizmalar oluşturulması ve teknoloji kullanımı anlamına gelir. Farklı sistemlerin birbirleriyle iletişim kurmasına ve gerçek zamanlı olarak bilgi paylaşmasına fırsat verir.

Yaklaşık yirmi yıl önce, Tıp Bilişimi Kongresi’nde keyifle dinlediğim üst düzey karar verici bir arkadaşım, anlamlı bir benzetme yapmıştı; “Birlikte çalışabilirlik, elinde bageti ile tıpkı orkestra şefi gibi, her biri kendi alanında virtüöz olanları orkestrasında yönetmeyi başarmaktır.” 

Dijital çözümler, sağlık güvenliği ve Avrupa Birliği’nin küresel sesi olma başlıklarının; tartışmada en alt sıralarda yer alması ise çalışmanın başka bir ilginç sonucudur. Bu durum, aslında bir öncelik belirleme yerine, bir araç olarak görmekten kaynaklanmış olabilir. Özellikle dijital çözümler, diğer hedeflenenlere ulaşmayı sağlayan bir araç gibi düşünülmüş olabilir.

Bize Ne Yararı Var?

Avrupa Birliği’nin gelecekteki öncelikleri; bizde de ekosistemin değişik taraflarını teşvik eden, birden fazla karar vericiyi katılımcı yaklaşımlara yönelten bir süreç başlatmak için referans olabilir. Geleceğe yönelik sağlık politikalarının şekillenmesi ve uygulama modelleri oluşturulmasında, metodolojisi ve içeriğinin birlikte önemsenmesi bakışının tetiklenmesini sağlayabilir.

Paydaşlarla karşılıklı görüş alışverişi ve ortak paydada buluşmanın değerini daha fazla ortaya konulabilir. Yenilikçi bakış ve projelerin, hatta karşılanmamış ihtiyaçların karşılanmasında bile kilit rol oynayabilir. Karar vericiler, bu alanların netleşmesi sayesinde, kişilerin kendi sağlığını yönetmeleriyle ilgili eylemlerini daha da somutlaştırabilir.

Sağlığı koruma ve geliştirme ile hastalıkları önlemenin önemine odaklanma düzeyi artabilir. Özellikle, basamaklar arası koordinasyon yoluyla, birinci basamakta risk faktörlerinin yönetimi için programlar yapay zeka destekli programlar geliştirilebilir. Daha güçlü koordinasyon ve iş birliği, var olan ve yeni eklenebilecek kaynakların da gerçekçi kullanımına neden olabilir. Geçen haftaki yazımı bitirirken; artık her şeyi bilen değil, soran ve sorgulayan yönetici kavramı ile olmazsa olmazların önünde durmanın zorluğunu vurgulamıştım. Sağlık yöneticileri, yönetim alanlarından bağımsız olarak, uluslararası alandaki buna benzer önceliklerden yararlanarak, kendi koşullarına en uygun süreç ve sonuçları izleyip değerlendirebilmelidir. Bu bağlamda, asla kopyala yapıştır yapmadan, gerek metodolojik süreçten ve gerekse içerikten uygulamaya kadar gidebilecek örnekler oluşturulmalıdır.

Avrupa Birliği Sağlık Öncelikleri

Avrupa Birliği Sağlık Öncelikleri

Yıllardır çalışmalarını takip etmeye çalıştığım bir yapı var; Avrupa Sağlık Sistemleri ve Politikaları Gözlemevi (The European Observatory on Health Systems and Policies). Bu hafta ve gelecek hafta, Gözlemevi’nin en son yayınını özetleyerek değerlendirmelerimi paylaşacağım. Çalışma, “Kamuya Açık Bir Tartışma; Avrupa Birliği’nin Gelecekte Sağlık Öncelikleri Sonuçlar, İçgörüler ve Eylem Fikirleri (A Public Debate On The Future Health Priorities Of The European Union Outcomes, Insights And Ideas For Action)“ başlığını taşıyor (https://eurohealthobservatory.who.int/docs/librariesprovider3/studies—external/future-health-priorities-of-the-eu-).

Süreç

Avrupa Birliği gelecekteki sağlık öncelikleri konusunda bir tartışma ortamı oluşturmak için böyle bir çalışmaya ihtiyaç duymuş.

Çalışmanın amacı; sağlık alanında fırsatlar konusunda farkındalığı artırmak, temel sağlık konularını araştırmak, halkın duyarlılığını, ihtiyaçlarını ve eylemlerini ölçmek ve Avrupa Birliği’nin gelecekteki sağlık öncelikleri ve yetkisinin nasıl görünebileceği konusunda fikir almak olarak açıklanmış.

Süreç birçok farklı yöntemin bir arada kullanıldığı metodoloji ile yapılmış. Çalıştay, konferans oturumu, web seminer serisi ve çevrimiçi paydaş anketi bu farklı yöntemlere örnek verilebilir. Farklı katılımcı kitlelerinden, farklı girdiler ve veriler toplanmış. Gözlemevi web sitesinde özel bir sayfaya, haber bülteni aracılığıyla bu bilgiler yüklenmiş. Sosyal medya varlığıyla desteklenen medya stratejisi izlenmiş. Gözlemevi’ne ait Eurohealth adlı dergide süreci anlatan bir makale olarak yayınlanmış. Konferans etkinliklerinin de içinde olduğu çalıştay, forum türü etkinlikler düzenlenmiş. Ayrıca, Avrupa Halk Sağlığı İttifakı, EuroHealthNet gibi ​​halk sağlığı liderlerinin görüşüne başvurulmuş.

Tartışmayı yapılandırmak için dokuz temel konu ile çerçeve geliştirilmiş. Gelecekteki sağlık öncelikleri olarak bu dokuz başlığın her biri hakkında belgeler hazırlanmış ve tartışmaların öncesinde dağıtılmış. Duyarlılık ölçümü için de çok yöntemli bir yaklaşım kullanılmış. Fikirler, bakış açıları, beklentiler ve deneyimleri derlemek için karma bir metodolojik yaklaşımdan yararlanılmış;

  • İlki, katılımcıların tartışma çerçevesinde yer alan konular üzerinde grup tartışmaları yapabilmelerine fırsat sağlayan, özel ara oturumları olan üç katılımcı web semineri düzenlenmiş. Ara oturumlar kaydedilerek yazıya geçirilmiş, anonimleştirilmiş, temizlenmiş.
  • İkinci olarak; hazırlanan bilgilendirme belgelerine katılımcı bakış açılarının yansıması için çoktan seçmeli ve açık uçlu soruların karışımı bir çevrimiçi anket uygulanmış. Temel katılımcı demografik özelliklerini tanımlamak ve analiz etmek için sayısal yöntemler ve derinlemesine görüşmelerden birlikte yararlanılmış.

Değer Katan Başlıklar

Katılımcılar, Avrupa Birliği’nin eylemlerine değer katacağı düşünülen şu başlıklara odaklandırılmış;

  • Sağlığı koruyan mevcut yasal çerçevelerin ve Avrupa Birliği araçlarının uygulanmasını geliştirmek ve güçlendirmek,
  • Hem Komisyon içinde hem de Üye Devletler ve diğer aktörlerle çalışırken sinerjiyi teşvik etmek için politikalar arası işbirliği ve koordinasyonu teşvik etmek,
  • Farkındalığı artırmak ve iletişimi güçlendirmek,
  • Finansman ve yatırımı sağlamak,
  • Standardizasyonu teşvik etmenin yanı sıra ortak metodolojiler ve göstergeler geliştirmek,
  • Teknik çerçeveler ve rehberlik önermek,
  • Bilgi ve en iyi uygulamaları üreterek paylaştırmak,
  • Sağlıkta liderlik ve paydaş katılımı oluşturmak,
  • Yönetişimde liderlik rolü oynamak,
  • İzleme, değerlendirme ve geri bildirim sağlamak,
  • Yeniliği teşvik etmek, uygulamak ve desteklemek.

Avrupa Sağlık Sistemleri ve Politikaları Gözlemevi, gelecekteki sağlık önceliklerine yönelik dokuz temel konu başlığı olarak şunları belirlemiş;

  1. Sağlık güvenliğinin arttırılması,
  2. Sağlığın belirleyicilerinin tüm politikalarda sağlık açısından değerlendirilmesi,
  3. Sağlık sistemi dönüşümünün desteklenmesi,
  4. Sağlık çalışanları için işgücü ortamının geliştirilmesi,
  5. Genel sağlık sigortasına (evrensel sağlık güvencesine) ulaşılması,
  6. Dijital çözümlerin ve yapay zekanın uygulanması,
  7. Sağlık sistemlerinin performans ve dayanıklılığının artırılması,
  8. Nüfusun yaşlanması ve iklim değişikliği gibi uzun vadeli zorlukların ele alınması,
  9. Avrupa Birliği’nin küresel düzeyde liderliğinin güçlendirilmesi.

Dokuz başlığın detaylarını önümüzdeki hafta ayrı ayrı değerlendireceğiz. Özellikle sağlık sektörünün paydaşlarıyla birlikte geleceğin tartışılması konusunda örnek olabilmesi açısından, bu hafta yalnızca metodlojiye yönelik bazı tespitlerde bulunacağım.

Olası Kazanımlar

Socrates neredeyse 25 yüzyıl önce, “Kimseye bir şey öğretemem, sadece onların düşünmesini sağlayabilirim.” demiş. Gerçekten de, Avrupa Birliği’nin Gelecekte Sağlık Öncelikleri çalışmasının tasarım, hazırlık ve uygulama aşamalarına odaklanıldığında; yetkinlerin düşünmesinin farklı aşamalarda ne kadar tetiklendiği daha net görülmektedir. Her şeyden önce, çalışma başlığında da yer aldığı gibi, alanında bilgi ve deneyimli yetkin kişilerle “Kamuya Açık Bir Tartışma” hedeflenmiştir. Zira, geleceğe yönelik öngörüleri, masa başında ve sadece birkaç karar verici ile birlikte belirlemek; öngörülerin en azından eksikliğine neden olabilir. İlgili paydaşlarla birlikte tasarlanmayan gelecek, katılanlar dışındakilerin fikirlerinin alınmamasına yol açabilir.

Yalnızca, paydaşların fikrinin alınması değil, Gözlemevi web sitesinde bu bilgilerin paylaşılması ile sosyal medyadan yararlanılması da çok değerlidir. Bunlara ek olarak, konuyla ilgili makale oluşturulması, forum, çalıştay, web semineri benzeri etkinliklerle, katılımcılığın artırılması da hedeflenmiştir. Yönetici oldukları için ve aynı zamanda kamusal bir görev yaptıkları için, yapılan işlerde, hem katılımcılığın sağlanması hem de şeffaf olunması beklenir.

Şeffaflık, hata yapma olasılığını en aza indireceği gibi, alınan geri bildirimlerle tekrar değerlendirme fırsatı da verir. Bu fırsat, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getirmeyen her düzeyde ve her konumdaki sağlık yöneticileri, bir süre sonra “ben yaptım, oldu” demeye başlayabilirler. Hatta bu başlangıç, etrafta “ne kadar doğru söylediniz efendim” korosu varsa, yönetim tarzı haline bile gelebilir. O yüzden, her şeyi bilen değil soran ve sorgulayan yönetici kavramı son dönemde özellikle sağlık alanında daha da fazla vurgulanmaktadır. 

Sürecin tüm aşamalarında, bilgilendirmelerle ilerlendiği görülmektedir. Konular ve tartışılanlar hakkında belgeler düzenlenmesi ve tartışmalara temel oluşturmak üzere bunların önceden dağıtılması; katılımcıların bilgi düzeylerini eşitlemeyi hedeflemek kadar, ortak aklın birlikte oluşturulmasına da katkıda bulunmuş olabilir.

Sonunda çoktan seçmeli ve açık uçlu anketlerin uygulanması, oluşan görüşlerin öncelik sıralamasını ortaya çıkarabilecektir. Anketlerle saptanan bu eğilimler, ortaya çıkan başlıkların nasıl bir önem sırasıyla ele alınması gerektiği konusunda da yönlendirici olmuştur.

Tam bu noktada, yöneticilere rehber olabilecek Eisenhower Matrisi hakkında bilgi paylaşmak isterim. Bu matris, işlerin önem ve önceliklerine göre sıralanmasını önermektedir. Dört durum için dört öneri içerir;  

  1. Önemli ve acil işini, daha öncelikli olarak planla,
  2. Önemli olmayan acil de olmayan işini, ertele,
  3. Önemli fakat acil olmayan işine, bir zaman belirle,
  4. Önemli olmayan fakat acil iş ise, (mümkünse) yapacak başka birini bul veya önemli işlerine ara verdiğinde yap,

Olmazsa Olmaz

Konumuzu oluşturan yayının içeriği ve önerdiği dokuz gelecek başlığı kadar, süreç metodolojisini de önemli bulduğum için bu hafta öncelikle onu paylaşmak istedim. Özetlediğim üzere, çalışmada; çalıştay, konferans oturumu, web seminer serisi ve çevrimiçi paydaş anketi gibi birçok yöntem birlikte kullanılmış. Her aşamasında katılımcıları bilgilendiren yollar izlenmiş. Bu kapsamda, web sitesine haber bülteni yüklenmiş, sosyal medya desteğiyle çalışılmış, makale yazılmış, ​​halk sağlığı liderlerinin görüşü alınmış, yapılandırmaya temel oluşturmak için de dokuz temel başlık geliştirilmiş.

Avrupa Sağlık Sistemleri ve Politikaları Gözlemevi; Avrupa’da sağlık sistemlerinin geliştirilmesi konusunda uzmanlaşmış, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi’nin ev sahipliğinde, hükümetler arası ortaklık yoluyla kurulmuş bir halk sağlığı yapısıdır. Sağlık yöneticilerinin, hangi konumda ve nereyi yönetiyorlarsa yönetsinler, benzeri uluslararası bilgi ve deneyim aktarımından yararlanmak için, bu çalışmanın içeriği kadar metodolojisinden de çıkarabileceği ev ödevleri olabilir. Sanki bir format gibi, bu metodolojik sürecin tamamı veya bir bölümünden yararlanabilirler. Son yıllarda sağlık yönetiminde değişen anlayışlar arasında, artık her şeyi bilen değil, soran ve sorgulayan yönetici kavramı giderek daha fazla yer almaktadır. Sağlık gibi çok paydaşlı bir alanda görev yapan yöneticilerin, soran ve sorgulayan olmaları, ortak aklı zorlamaları, özellikle de gelecek için çalışıyorlarsa, olmazsa olmazdır. Olmazsa olmazın önünde durmaksa çok zordur…

Hasta Güvenliği, Sigortacılık ve Üretken Yapay Zeka

Hasta Güvenliği, Sigortacılık ve Üretken Yapay Zeka

Geçtiğimiz hafta, Dünya Sağlık Örgütü Küresel Hasta Güvenliği Raporu 2024’den söz etmiş ve  Küresel Hasta Güvenliği Eylem Planı 2021–2030 adlı raporun özetini aktarmıştım (https://iris.who.int/handle/10665/376928). Risk değerlendirme işlevi açısından sigortacılık stratejisi ile ilişkili yorumlarda bulunmuştum.  Bu bağlamda, hasta güvenliğine uyulmamasından oluşan zararın yarısına yakın kısmının önlenebilir olduğu öngörülerini de paylaşmıştım.

2024 yılında yapılan bir başka toplantıda, hasta güvenliğinin şartları açıklandı (https://pss2023.ch/wp-content/uploads/2023/12/Official-Report-of-the-5th-Global-Ministerial-Summit-on-Patient-Safety.pdf). 17-18 Nisan 2024 tarihinde, Şili’nin Başkenti Santiago de Chile’de toplanan Dünya Sağlık Örgütü Hasta Güvenliği Altıncı Küresel Bakanlar Zirvesi’ndeki, 10 hasta güvenliği şartı olarak şunlar sıralandı;

  1. Zamanında etkili ve uygun bakım,
  2. Güvenli sağlık hizmet süreçleri ve uygulamaları,
  3. Nitelikli ve yetkin sağlık çalışanları,
  4. Güvenli tıbbi ürünler ve akılcı kullanımı,
  5. Güvenli sağlık tesisleri,
  6. Onur saygı ayrımcılık yapmama mahremiyet ve gizlilik,
  7. Bilgi ve eğitim destekli karar alma,
  8. Tıbbi kayıtlara erişim,
  9. Adil çözüm sağlanması,
  10. Hasta ve aile katılımı.

Bu şartlar, hasta güvenliğine yönelik riskleri azaltma ve zararları önleme amacına yönelik başlıklardır. Dünya Sağlık Örgütü Entegre Sağlık Hizmetleri Direktörü Dr. Rudi Eggers, “hasta güvenliğini sağlamanın küresel bir öncelik ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için gereken kritik bir bileşen olduğu” görüşünün altını çizmektedir.  

Dünya Sağlık Örgütü Hasta Güvenliği Öncü Birim Başkanı Dr Neelam Dhingra da, “Herkes, her yerde, hasta olarak güvenlik hakkına sahiptir” ifadesiyle hasta güvenliğini ” daha güvenli, daha adil bir dünyaya ulaşma yolunda ileriye doğru atılmış somut bir adım” olarak nitelemektedir.

“Daha Az Zarar, Daha İyi Bakım-Çözümden Uygulamaya”

Hasta güvenliği, aslında küresel bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden de sağlık sistemlerinin dönüştürülmesinde önemli bir adım olarak kabul edilmektedir. Onun için Montrö’de düzenlenen bir önceki Bakanlar Zirvesi (2023 yılı) sloganı “Daha Az Zarar, Daha İyi Bakım-Çözümden Uygulamaya” şeklinde belirlenmiştir. Böylelikle tek tek ülkelerin hasta güvenliği uygulamasında eksiklerini tamamlama fırsatı için tartışma ortamı oluşturulmuştur.

Milattan Önce beşinci yüzyılda, öğretmen, gezgin tıp doktoru ve birçok tezin sahibi olarak kabul edilen Hipokrat’ın tezlerinden biri de “önce zarar verme” idi. İki bin beş yüz sonra bile sadık kalınan bu tez, tedavinin her aşamasında sağlık çalışanlarının duyarlılık göstermesi gereken bir davranış biçimi olmuştur.   

Hastaya zarar verildiğinde oluşan maliyetler, sadece ekonomik açıdan değerlendirilmemelidir. Hastanın yaşam kalitesinde ortaya çıkabilecek olumsuz değişiklikler, geleceğinde geri dönülmez sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden, “Daha Az Zarar, Daha İyi Bakım-Çözümden Uygulamaya” sloganıyla hedeflenen yaklaşım, ülkeler arasında iyi uygulama örnekleri ile bunların aktarılmasını da yol açabilir.

Ana Fikir, Kendi Sağlığını Yönetmek

Hasta güvenliğinde; sağlık çalışanlarından sağlık yöneticilerine ve sağlık politikası yapıcılarına kadar herkes için, sistemin tasarımında olası riskleri azaltmayı merkezine alan bir yaklaşımdan söz edilmektedir. Bu konuda oluşabilecek ortak dil, ilgili paydaşlarla sistem arasında işbirliğini de arttıracaktır.

Ana fikir; sağlık sisteminde hasta güvenliğini öncelikli hale getiren bir kültür oluşturularak hastanın kendi sağlığını yönetmeye teşvik edilmesidir.

Sigortacılık Rol Model Olabilir mi?

Hasta güvenliği bağlamında, sadece hastanın değil aslında hasta olmadan kişinin sağlığını yönetmede, sağlık sigortacılığı bir rol model olabilir mi? Hastalanmadan önceki döneme odaklanan sağlık sigortası yaklaşımıyla geliştirilebilecek modeller, kamu ve özel sigortacılıkta yakın dönem stratejilerine damga vurabilir.  

Nisan 2024, Dünya Sağlık Örgütü Hasta Güvenliği Altıncı Küresel Bakanlar Zirvesi’ndeki 10 hasta güvenliği şartının her biri başlı başına sağlık sigortacılığı stratejisi olabilir. Çünkü, sadece hastalıkları sigortalayan bir bakış; riskleri ne kadar hesaba katarsa katsın, sonuç olarak hastalandıkça kullanılan bir güvence olarak kalacaktır. Aktüeryal denge duyarlılığının artışı, yıldan yıla artan primleri çok değiştiremeyecektir. Oysa ki, tedavi etmekten önce, kişinin sağlığını koruma ve geliştirmeyi hedefleyen bir paradigma değişikliği, sağlık sigortacılığına yansıtılabilir.

Hasta güvenliği şart olarak açıklanan 10 madde, bu paradigma değişikliğinin temellerinin sağlam atılmasına yol açabilir. Bu 10 maddeden sadece üçü bile düşünüldüğünde, sağlık sigortacılığında yenilikçi değişimleri başlatabilir. 

Örneklemek gerekirse, bunlar; zamanında etkili ve uygun bakım, adil çözüm sağlanması, hasta ve aile katılımı olarak sıralanabilir. Hasta olmadan önce kişinin, hasta olduktan sonra ise hastanın kendi sağlığını yönetme sorumluluğunu tetikleyebilecek bu başlıklar, sağlık sektörünün  paradigma değişikliğinin alt başlıklarını oluşturabilir.    

Geleceğe yönelik bu bakış, kamu sağlık sigortacılığı açısından bakıldığında da, özel sağlık sigortacılığı açısından bakıldığında da birbirine benzer değerlendirilmelidir. Hatta, aralarında rol dağılımı yapılması, riski paylaşma avantajı bile sağlayabilir.

Sigortacılık, hasta güvenliği için kişilerin kendi sağlığını yönetme duyarlılığını ve endüstri çapında standartlar oluşturulmasını tetikleyebilir. Model oluşumunda, birlikte tasarım ve yenilikçiliğin gücü daha da artabilir. Kronik hastalıklardan öncelikli bulunan biri veya birkaçının yönetimi gibi, risk oluşturabilecek zarar kaynağıyla, birlikte mücadele edilebilir.

Üretken Yapay Zeka

Bu süreçte, bilgi teknolojileri ve yapay zekanın sağlık hizmetlerine entegrasyonu ile hasta güvenliğinde ortaya çıkan zorluklar ve fırsatlar daha kolay yönetilebilir. Son yıllarda, 2 trilyon veri noktasının işlenebildiği öngörülen GPT4 ile hastalık yönetiminin değiştiği düşünüldüğünde, hasta yolcuğunda sağlıklı yaşamın takibi daha da kolaylaşacaktır.

Yenilikçi tanı ve tedavi ürünleri geliştirmede, Üretken Yapay Zeka’nın (Generative AI) yaklaşık 5 kat daha hızlı olduğuna ilişkin görüşler bulunmaktadır. Dolayısıyla, sağlıklı yaşam takibinin kolaylaşmasının fazla zaman almayacağını öngörmek çok zor olmayacaktır. Ses, metin, video, görüntü gibi farklı içerik türlerini üreterek ve algoritmalar kullanarak, öğrendiği bilgiler ile geniş ölçekli verilerden yararlanıp yeni içerik oluşturabilen bir yapay zeka teknolojisi olan Generative AI, kişinin sağlığını yönetmesini fazlasıyla kolaylaştırabilir.  Bu bağlamda, üretken yapay zeka yoluyla hasta güvenliği göstergeleri, sağlık hizmet süreçlerinde daha da yaygın kullanılabilecektir. Bir yandan bütünleşik bakışla bir yandan da kişiselleştirilmiş bir anlayışla bu göstergeler takip edilebilir. Geleceğin sağlık hizmetlerini bu boyutlarıyla görebilen kamu ve özel sağlık sigortası sektörü, hastalanmadan önceki sağlığını yöneten bireylerle daha güçlü, daha yenilikçi ve daha sürdürülebilir olabilecektir. Bu yolda yapabilecekleri işbirlikleri ve rol paylaşımıyla, sağlık sisteminde tutarlı, kalıcı ve sürdürülebilir değişimlere birlikte imza atabilirler.

Hasta Güvenliği ve Sigortacılık

Hasta Güvenliği ve Sigortacılık

Hasta güvenliği, sağlık sistemlerinde güvenliği artırma ve hastalara zarar verme riskini en aza indirmeyi gözeten süreçleri içerir. Dünya Sağlık Örgütü ilk Küresel Hasta Güvenliği Raporu 2024 (Global Patient Safety Report 2024) yayınlandı.

Rapor, Küresel Hasta Güvenliği Eylem Planı 2021–2030 adı altında hasta güvenliği üzerine detaylı bilgiler içeriyor (https://iris.who.int/handle/10665/376928). Hasta bakımının güvenli olmadığında olabileceklerle bazı ülkelerin hasta güvenliği stratejileri ve uygulamalarından özetler sunuyor.

Risk değerlendirmeye yönelik stratejik bir hedefin de yer aldığı rapor, sigortacılık açısından yeni açılımlar getirebilir. Hasta güvenliği farkındalığını artırarak iyi uygulama örnekleri paylaşmak bu açılımlarda tetikleyici unsur olabilir.

Rapor’da hasta güvenliğine uyulmamasının düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşanan tahminen 134 milyon olumsuz olay ve her yıl 2,6 milyon kişinin ölümüne neden olabileceği belirtiliyor. Oluşan hasta zararının yüzde 12’sinin de kalıcı sakatlığa veya ölüme neden olduğu ifade ediliyor. Hatta, hasta güvenliğinden kaynaklanan zararın yaklaşık yarısının önlenebilir olduğu öngörülüyor.

“Önce Zarar Verme”

“Önce zarar verme (primum non nocere)” sözünün Hipokrat tarafından söylendiği kabul edilir. Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı kapsayan sağlığın tüm boyutlarında, sektörlerde ve sağlık sistemlerinde hasta güvenliğini artırma zorunluluğu ‘önce zarar verme’ temel ilkesinin altı çizilerek anlatılır. Hasta tedavisinin her aşamasında bu ilke göz önüne alınır. 

Genel olarak, hastaya zarar verildiğinde, doğrudan maliyetler önemli ölçüde etkilenir, hatta belki de daha az bile tahmin edilebilir. Üretim kaybına dayanan dolaylı maliyetler ise zaten doğrudan maliyetleri her zaman için aşabilme potansiyeline sahiptir.

Sağlık ekonomisinde beşeri sermaye bakışını savunanlar; hastaların zarar görmesinden kaynaklanan verimlilik kaybı, gelir azalması, erken yaşta işten ayrılma gibi sonuçları öne çıkarırlar. Bu da dezavantajlı gruplar kavramını gündeme getirir.

Dünya Hasta Güvenliği İttifakı

2000’lere gelindiğinde, sektörde hasta güvenliğine ilişkin ilk çalışmalar paylaşılmaya başlanmıştı. Amerika Birleşik Devletleri Tıp Enstitüsü (Institute of Medicine) ve Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmetleri (National Health Service) bu çalışmaların temelini oluşturdu. En önemli anlayış değişikliği, bireysel hatalardan sistemlerin zayıf noktalarına yönelme olarak kendini gösterdi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Hasta Güvenliği Özel Temsilcisi olan Direktör Sir Liam Donaldson, raporda Birleşik Krallık tarafından yönetilen ve finanse edilen bir girişim olarak DSÖ ile ortaklık kuran bir grup uzman ve liderin Dünya Hasta Güvenliği İttifakını kurduğunu anlatıyor. Dünya Hasta Güvenliği İttifakı çalışmalarının 2000’li yılların sonlarında DSÖ yönetim yapısına dahil edildiğini belirtiyor. 21. Yüzyılda ise hasta güvenliğine damga vuran bazı ilerlemeleri sıralıyor;

  1. Güvenli olmayan bakımdan kaynaklanan önlenebilir zararın ölçeğinin, küresel hastalık yükü açısından üst sıralarda yer aldığına dair daha fazla farkındalık,
  2. Politika yapıcıların, sağlık liderlerinin ve meslek kuruluşlarının, hasta güvenliğinin sağlık sistemlerinin ve sağlık hizmetinin sunulduğu her yerin önceliği olması gerektiğine dair düzenli ve yaygın taahhütleri,
  3. Sistem düşüncesinin ve insan faktörleri perspektifinin önemi de dahil olmak üzere bakımın neden ve nasıl güvensiz hale geldiğine dair net bir anlayış,
  4. Birçok yerde hasta güvenliği olay raporlama ve öğrenme sistemlerinin kurulması,
  5. Güvenli sağlık bakımının planlanması, tasarlanması ve sunulması için hasta ve aile katılımının esas olduğunun kabul edilmesi,
  6. Hasta güvenliğine ilişkin araştırma çalışmalarının büyümesi ve daha fazla finansman sağlanması.

Küresel Hasta Güvenliği Eylem Planı 2021-2030 için, 2021 Dünya Sağlık Asamblesi’nin onay verdiğini vurgulayan Sir Liam Donaldson, dönüştürücü potansiyele sahip yedi temel hedefin ortaya konulduğundan söz ediyor.

Hasta Güvenliği Stratejileri

Raporda hasta güvenliğini artırmaya yönelik stratejiler başlığı altında yedi ayrı stratejik hedef sıralanmaktadır.

Bunlar;

  1. Sağlık hizmetlerinde önlenebilir zararları ortadan kaldırmaya yönelik politikalar,
  2. Yüksek güvenilirliğe sahip sistemler,
  3. Klinik süreçlerin güvenliği,
  4. Hasta ve aile katılımı,
  5. Sağlık çalışanlarının eğitimi, becerileri ve güvenliği,
  6. Bilgi, araştırma ve risk yönetimi,
  7. Sinerji, ortaklıklar ve dayanışma

başlıkları altında toplanmıştır.

Rapordan alınan yedi hedef ve her biri için yapılan tespitler şu şekilde özetlenebilir;   

Stratejik hedeflerin ilkinde sağlık hizmetlerinde önlenebilir zararları ortadan kaldırmaya yönelik politikalar başlığı altında;

  • Hasta güvenliğinin ulusal bir sağlık önceliği olarak kabul edilmesi (ülkelerin yalnızca üçte biri hasta güvenliğini ulusal stratejilerine tam olarak dahil etmiş),
  • Hasta güvenliğine yönelik politikaların başlangıç ​​aşamasında olması (ülkelerin küçük bir kısmı, uygulama için yeterli mali ve insan kaynağına sahip),
  • Sağlık tesislerinin zorunlu lisanslanması gibi düzenleyici mekanizmaların kullanılması, tıbbi ürünlerin kullanımı düzenlemeleri ve sağlık tesislerinde güvenlik standartları uygulanması,

İkinci stratejik hedef olarak, yüksek güvenilirliğe sahip sistemler kapsamında;

  • Ülkelerin yaklaşık yarısının ulusal hasta güvenliği görevlileri belirleyerek ulusal koordinasyon organları kurması,
  • Ülkelerin dörtte birinde risk yönetimi stratejileri uygulanması ve düzenli deneme tatbikatları yapılması,
  • Ülkelerin, yarısında sağlık hizmetleri altyapısı fiziksel güvenlik normları uygulanması,

Klinik süreçlerin güvenliği başlıklı üçüncü stratejik hedefe yönelik;

  • Ülkelerin yaklaşık yüzde 41’inde, çoğunlukla enfeksiyonlara ve ilaç hatalarına öncelik verilen farklı zarar kaynakları için iyileştirme programları başlatılması,
  • Ülkelerin üçte ikisinin “Zararsız İlaç” uygulaması yaptığı, bu kapsamda ülkelerin dörtte birinde yüksek riskli durumlar, bakım geçişleri ve polifarmasinin (çoklu ilaç kullanımı) öncelikli alanını aktif olarak ele aldığı, tüm ülkelerde işlevsel farmakovijilans (ilaçla ilgili sorunların tespit, değerlendirilme, anlaşılma ve önlenmesine yönelik yürütülen faaliyetler) ve bilimsel çalışmalar programları bulunduğu, yaklaşık yüzde 80’inin kan güvenliği programları uyguladığı,
  • Birinci basamak ve ayaktan tedavide, ülkelerin yüzde 17’sinde hasta güvenliği uygulamaları yapıldığı,

Hasta ve aile katılımı için dördüncü stratejik hedef içeriğine ilişkin;

  • Ülkelerin yüzde 13’ünde hastane yönetim kurullarında bir hasta temsilcisi olduğu, yaklaşık yüzde 70’inde ulusal düzeyde geliştirmiş hasta hakları sözleşmeleri bulunduğu,
  • Ülkelerin yüzde 80’inde kullanıcılardan güvenlik ve hizmet kalitesine ilişkin geri bildirim alındığı, yaklaşık yüzde 20’sinde de aynı zamanda hasta tarafından bildirilen bakım sonuçlarının ölçüldüğü,
  • Ülkelerin yaklaşık yüzde 80’inde hastaların ve ailelerinin tıbbi kayıtlarına erişmelerine yönelik prosedürlerin mevcut olduğu, dörtte birinde olumsuz olayların hastalara ve ailelerine açıklanmasına yönelik prosedürler oluşturulduğu,

Sağlık çalışanlarının eğitimi, becerileri ve güvenliği için belirlenen beşinci stratejik hedef için;

  • Ülkelerin beşte birinin hasta güvenliğini lisans ve lisansüstü eğitimlerine aldığı, dörtte birinin hasta güvenliği konusunda uzmanlaşmış hizmet içi eğitim kursları sağladığı, yüzde 14’ünün yeterli eğitim kapasitesi bildirdiği,
  • Ülkelerin dörtte birinin tüm sağlık çalışanı kategorileri için hasta güvenliği yeterlilikleri oluşturduğu, ülkelerin yüzde 14’ünde hasta güvenliğine ilişkin temel yeterlilikler, ruhsatlandırma ve yeniden lisanslama gereklilikleri olduğu,
  • Ülkelerin yüzde 70’inin, sağlık çalışanları iş sağlığı ve güvenliğine yönelik ulusal bir program oluşturduğu, yüzde 55’inin sağlık çalışanlarının aşıyla önlenebilir hastalıklara karşı kapsam altında olduğu,

Altıncı stratejik hedef olarak bilgi, araştırma ve risk yönetimi alanında;

  • Hasta güvenliği olay raporlama ve öğrenme sistemlerinin ülkelerin yüzde 70’inde uygulamaya konduğu, üçte birinde sağlık tesislerinin aktif raporlama yaptığı,
  • Ülkelerin dörtte üçünün hasta güvenliği göstergeleri belirlediği, üçte birinin elektronik sağlık kaydının hizmet süreçleriyle tam entegrasyonunu bildirdiği,
  • Ülkelerin yüzde 11’inin hasta güvenliği araştırmalarını öncelik olarak gördüğü,

Yedinci ve son stratejik hedef olarak sinerji, ortaklıklar ve dayanışma başlığında da;

  • Ülkelerin yaklaşık üçte birinin kilit paydaşları belirlemiş olsa da, yüzde 17’sinin bu paydaşların tam katılımını sağlayacak etkili koordinasyon mekanizmaları koyduğu,
  • Mesleki dernekler ve akademik kurumların çoğu ülkede hasta güvenliği çabalarına geniş ölçüde dahil olduğu, ülkelerin yüzde 65’inin özel sektörü ve sanayiyi kilit paydaşlar olarak kabul ettiği, yüzde 12’sinin ulusal hasta güvenliği girişimlerine aktif olarak dahil ettiği,
  • Ülkelerin yüzde 20’sinin program koordinasyonunu ve iyi uygulama örneklerinin paylaşımını kolaylaştıran hasta güvenliği ağları kurduğunu,

belirtilmektedir.

Sağlık Sigortacılığında Olası Ev Ödevleri

Geçtiğimiz hafta, sağlık yöneticilerine, yurtiçi gerekse yurtdışı kurumların rapor ve çalışmalarından yararlanmayı ve bunlara yönelik bir iş listesi oluşturmayı önermiştim. Hatta, hiç olmazsa yönetici özetlerini okumalarını da eklemiştim.

Sağlık yöneticiliği düzeyinden bağımsız olarak, bu raporlardan olası ev ödevleri çıkarılmalıdır.

Burada, iki temel soru ortaya çıkıyor:

  • Sağlık hizmetlerinde önlenebilir zararları ortadan kaldırabilir miyiz?
  • Eğer öyleyse, bunu nasıl başaracağız?

Öncelikle zarar riskini azaltacak ve zarar meydana gelirse bunun etkisini azaltacak sistemleri, protokolleri ve prosedürleri uygulamaya koymamız gerekiyor. Sigortacılık yaklaşımıyla, ev ödevleri çeşitlenebilir, başarı ölçütleriyle zenginleştirilebilir.

Bu, on yılda hasta güvenliğinde artan iyileşmeleri gösteren önemli bir ilk adımdır. Bu rapordan ortaya çıkan temel mesajların, ülkeler ve paydaşlara eylemleri önceliklendirmeleri ve sağlık hizmetlerinin güvenliğinde dönüştürücü değişikliklere giden yolu açmaları konusunda büyük bir ivme sağlayacağına gerçekten inanıyorum.

DSÖ Küresel Hasta Güvenliği Raporu 2024 temel alınarak, her kurum için iş başlıkları oluşturulabilir, hedefler belirlenebilir. Özellikle stratejik hedeflerin son iki maddesindeki tespitlerden yola çıkılarak, sigorta sektörüne yönelik çok sayıda iş sıralanabilir. Bunların risk değerlendirme ve birinci basamak sağlık hizmetlerine yönelik başlıkları sigortacılık için özel önem taşıyabilir.

Kilit paydaşlar ve bunların aktif katılımını sağlayacak etkili koordinasyon mekanizmaları kurulabilir. Bu bağlamda, Sağlık Bakanlığı, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile birlikte çalışabilirlik modelleri kurulabilir, rol paylaşımı düşünülebilir. Bu çalışmalarda, ilgili dernekler ve akademik kurumların katkıları mutlaka istenmelidir. Dünyadan iyi uygulama örnekleri alınarak gerekirse pilot uygulamalarla yaygınlaştırılabilir.

Hasta güvenliği göstergeleri belirlenerek dijitalleşme yoluyla sağlık hizmet süreçlerine entegrasyonu için raporlamalar zorlanabilir. Başta veri paylaşımı olmak üzere, ulusal ve uluslararası işbirliği teşvik edilebilir. Hasta güvenliği ve geri bildirimi tetikleyecek araştırmalar öncelikli ev ödevi olarak listelenebilir. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili taraflar için ev ödevlerine arasına, rapor stratejik hedeflerindeki başlıkları koyarak işe başlayabilirler. Bu başlıklar, ülkemiz koşullarına uyarlanabilir, ülkemize özgü kıyaslama ölçütleri geliştirilebilir, hangi kurumların neyi ne zaman ve nasıl yapacağı ortak akılla eylem planına dönüştürülebilir. Kamu ve özel sağlık sigortacılığının ayrı ayrı ve birlikte yapabilecekleri ev ödevleri, Kalkınma Planı formatıyla özetlenebilir, zaman takvimine uyarlanabilir.         Hasta güvenliği konusunda atılacak bu adımlardan, sağlık sistemimizin de çok olumlu etkileneceği yaşandıkça daha fazla görülecektir.