Makaleler

makaleler_1

2006

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI SONRASI GENEL SAĞLIK SİGORTASI
HASTANECİLİK HİZMETLERİNDE GELİNEN NOKTA
“GENEL SAĞLIK SİGORTASI” YASALAŞTI
GENEL SAĞLIK SİGORTASI TÜRKİYE MODELİ
2005

GENEL SAĞLIK SİGORTASI SÜRECİNDE GELİNEN SON NOKTA
SAĞLIK HİZMETİ İLE FİNANSMANIN İLİŞKİSİ
ÜLKEMİZDE GENEL SAĞLIK SİGORTASI SÜRECİ
2004

80.YILINI KUTLADIĞIMIZ CUMHURİYETİMİZ DÖNEMİNDE ÜLKEMİZDE SAĞLIK HİZMETLERİNİN GELİŞİMİ
CUMHURİYET DÖNEMİNDE SAĞLIK HİZMETLERİNİN GELİŞİMİ
TAMAMLAYICI SAĞLIK SİGORTASI
TAMAMLAYICI SAĞLIK SİGORTASI
TAMAMLAYICI SAĞLIK SİGORTASI
2003

TÜRKİYE’DE “SAĞLIK REFORMU” SÜRECİ VE SAĞLIK ENFORMASYON SİSTEMLERİ İLE İLİŞKİSİ

2001

SİGORTADA YENİDEN YAPILANMA
SAĞLIKTA DA YENİDEN YAPILANMA
SAĞLIK REFORMU SÜRECİNDE HASTANECİLİK HİZMETLERİNİN YERİ
2000

CUMHURİYET DÖNEMİ SAĞLIK POLİTİKALARI ve SAĞLIKTA YENİDEN YAPILANMA
SAĞLIK ve SİGORTA
1998

SAĞLIK HİZMETLERİ’NİN CUMHURİYET DÖNEMİNDEKİ GELİŞİMİ ve SAĞLIKTA YENİDEN YAPILANMA

1997

SAĞLIK PROJELERİ KAPSAMINDA YAPILAN HİZMETİÇİ EĞİTİMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

1996

SAĞLIKTA YENİDEN YAPILANMA ÇALIŞMALARI
KENTSEL SAĞLIK HİZMETLERİNDE YENİDEN YAPILANMA
SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİ SUNUMUNDA KALİTEYİ YÜKSELTME ÇALIŞMALARI
1995

SAĞLIK HİZMETLERİNDE MALİYET ETKİLİLİK

Sağlıkta da Risk Yönetimi

İster bireysel ister kurumsal düzeyde risk yönetimi düşünülsün, stratejik ve operasyon boyutları bir arada dikkate alınmalıdır. İklim değişikliğinin günlük yaşamı bile etkiler tarzdaki sonuçları, son yıllarda yaşanan pandemi gibi örnekler, sağlık alanında yerel ve küresel riskleri arttırmaktadır. Bu durum,  risk öngörülerinde bulunma zorluklarını da beraberinde getirmektedir. Tam da bu yüzden, risk yönetimini sağlık alanında öncelikle değerlendirmek gerekir.

Risk yönetimi kavramsal olarak bakıldığında, yapılan işler sırasında ortaya çıkabilecek risklerin önceden tanımlanarak değerlendirilmeye alınması ve bunları en aza indirgeyecek hatta tam olarak ortadan kaldıracak önlemlerin alınmasına ilişkin tüm süreçlerin uygulanması anlamına gelir. Aşamalı olarak bakıldığında, öncelikle olası risklerin belirlenmesi, gerçekleşme olasılıkları ile gerçekleşmeleri halinde kurumlara yükleyeceği maliyetlerin değerlendirmesi basamaklarını içerir.

Aslında risk kavramı çoğunlukla olumsuzlukları çağrıştırır. Oysa ki, fırsatların da bir risk olduğunu düşünmek gerekir. Değişik bir bakışla düşündüğünüzde, konulan kuralları değiştiren faktörler de risk sayılabilecektir. Olumlu risklerin yapılan işleri farklılaştırmanın önemli bir aracı olduğu da düşünülmelidir.

SİGORTA VE RİSK

Risk ve sigorta kavramları genellikle birbirlerini çağrıştırır. Sigortanın en önemli işlevi; riski bölmek ve dolayısıyla zararı parçalamak yoluyla, riskle karşılaşıldığında, ekonomik açıdan uğranabilecek zararı önemsiz duruma getirmektir.

Örneğin sigortacılık açısından risk, zarara neden olan olayların meydana gelme ihtimali ya da sigorta teminatı altına alınmış olan mal ve/veya hizmetin karşı karşıya bulunduğu tehlikeler olarak tanımlanır. Sağlık sigortacılığında riskin hastalığın oluşma ihtimali olması gibi…

Bu açıdan bakıldığında, risk yönetiminde ya potansiyel etkisi yüksek ancak gerçekleşme olasılığı düşük riskler ya da potansiyel etkisi düşük ve gerçekleşme olasılığı yüksek riskler değerlendirilir. Organizasyon becerilerini geliştirdiği için kurumların tüm birimleri risk yönetimiyle hedeflerine ulaşmakta rahat bir süreç yaşayabilir.

Aslında risk sadece sigortacılığı değil, hizmetin finansmanından tedarik süreçlerine kadar sağlığın her aşamasını ilgilendirir. Dolayısıyla sağlığın her alanında risk değerlendirmesi yapmak zaten işin doğasında vardır.

Risk değerlendirme sürecindeki adımlar;

  • önce olası riskleri anlamak,
  • sonra tanımlamak,
  • bir sonraki aşamada izlemek,
  • daha sonra gözden geçirmek,
  • ve sonunda önlem almak

olarak sıralanabilir.

Geçtiğimiz hafta, 26-27 Ekim 2022’de Washington DC’de Federal Kurumsal Risk Yönetimi Derneği (Association for Federal Enterprise Risk Management-AFERM) 15. Yıllık Zirvesi’ni yaptı. Zirve’nin teması “bilinmeyenlerde gezinmek” olarak belirlenmiş. Gerçekten de risk değerlenmesi için bilinmeyenler bilinir hale getirmek gerekiyor.

KONTROL LİSTESİ

Her işte olduğu gibi risk yönetiminde de kontrol listeleri kullanılır. Böylelikle; yapılan işlerin yönetimi, tanımlanması, örgütlenmesi, planı, üçüncü tarafları, yapı içinden ve genelden kaynaklanan riskleri gibi değerlendirme başlıkları tek tek kontrol edilir. Bu başlıklar altında hemen her sektörde benzer faktörleri değerlendirmek mümkündür.

Örneğin yapılan işlerin yönetiminde; iş bitirme sürelerinin net olmaması, görev ve sorumlulukların açık tanımlanmaması, insan kaynağı nitelik ve nicelik yetersizliği gibi problemler öne çıkan başlıklardır.

Yapılan işlerin tanımlanmasında ise gerçekçi olmayan hedefler, eylem planı ile paydaş ihtiyaçlarındaki farklılıklar başlıca sorunlar olabilir.

Örgütlenme aşamasına gelindiğinde; ekiplerin rol ve sorumlulukları, yönetim faaliyetleri, dış kaynaklara bağımlılığın tam ortaya konulmaması gibi tıkanma noktaları oluşabilir.

İş planında gereksiz kaynak kullanımı önemli bir risk yönetimi değerlendirme ölçütü olabilir. Üçüncü tarafların yavaş veya beklendiği gibi işlemeyen iletişimi de kontrol listesinde düşünülmesi gereken risk yönetimi başlığıdır.

Yapı içinden gelebilecek en önemli risk yönetimi unsuru, ihtiyaçların düzgün belirlenmemesi ve deneyimli insan kaynağı eksikliği olarak sayılabilir.

BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM

İster bireysel ister kurumsal düzeyde risk yönetimi düşünülsün, stratejik ve operasyon boyutları bir arada dikkate alınmalıdır. Sadece birkaç örnek bile yaklaşımın bütüncül olmasını ortaya koymaktadır. İklim değişikliğinin günlük yaşamı bile etkiler tarzdaki sonuçları, son yıllarda yaşanan pandemi gibi örnekler, sağlık alanında yerel ve küresel riskleri arttırmaktadır. Bu durum,  risk öngörülerinde bulunma zorluklarını da beraberinde getirmektedir. İşte tam da bu yüzden, risk yönetimini sağlık alanında öncelikle değerlendirmek gerekir.

Yönetimin önemli basamaklarından biri olan planlamanın kendisi risk içerdiği için, her işin kendine özgü riskleri olduğu unutulmadan, riskleri iyi yönetmeyi sağlıkta da bilmek gerekir. Yapılacak iş, sağlıkta risk yönetimini sürdürülebilir değer oluşturmayı hedefleyen bir bakışla sistematik olarak ele almaktır. Burada oluşacak en önemli değer, sağlığın korunması ve geliştirmesi ile yaşam kalitesinin arttırılmasıdır. İyi yönetilen risklerin başarı getirememesi mümkün değildir.

Tek Sağlık

Tek Sağlık kavramının önem artışı; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve çevre arasındaki etkileşimini değiştirebilen birçok faktör olmasına dayandırılmaktadır. Artan nüfus, yeni yeni coğrafi alanlara genişlemeyi zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluk, hayvanlarla yakın temas olasılığını arttırmaktadır. Hayvanlarla yakın temas ise hastalıkların hayvanlar ve insanlar arasında karşılıklı geçişine daha fazla fırsat oluşturmaktadır. Sonuçta, hastalıklar ülke sınırı tanımayan ve dünya çapında hızla yayılan bir nitelik kazanabilmektedir.

Tek Sağlık, son dönemde oldukça gündemde yer alan bir kavram oldu. Literatürdeki adı, ‘One Health’.  Amerika Birleşik Devletleri’nin saygın sağlık kuruluşlarından Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC), Tek Sağlık kavramını;  insanlar, hayvanlar, bitkiler ve ortak çevreleri arasında kurulan ilişkiyle optimal sağlık sonuçlarına ulaşma hedefi olarak açıklıyor. Bu ilişkiden yola çıkarak; yerel, bölgesel, ulusal ve küresel düzeylerde çalışan, çok sektörlü ve disiplinler arası bir yaklaşımın gereğine dikkat çekiyor.

Tek Sağlık kavramının önem artışı; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve çevre arasındaki etkileşimini değiştirebilen birçok faktör olmasına dayandırılmaktadır.

Artan nüfus, yeni yeni coğrafi alanlara genişlemeyi zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluk, hayvanlarla yakın temas olasılığını arttırmaktadır. Hayvanlarla yakın temas ise hastalıkların hayvanlar ve insanlar arasında karşılıklı geçişine daha fazla fırsat oluşturmaktadır.  Çevre koşullarında bozulmalar, hastalıkların hayvanlara geçmesi için farklı ortamlara da yol açabilmektedir.

Bu arada, sadece insanların değil, hayvanların ve hayvansal ürünlerin hareketliliğiyle, küresel seyahat ve ticaret artışına da değinmek gerekir. Sonuçta, hastalıklar ülke sınırı tanımayan ve dünya çapında hızla yayılan bir nitelik kazanabilmektedir.

Ayrıca hayvanların potansiyel insan hastalıkları için önceden uyarı verebileceğini de unutmamak gerekir. Kuşların aynı bölgedeki insanlar Batı Nil virüsü enfeksiyonuna yakalanmadan önce, aynı virüsden ölmeleri bu konuda sık verilen bir örnektir.

TEK SAĞLIK HANGİ SORUNLARI ORTAYA ÇIKARIR?

Bu soruya; zoonotik hastalıklar, antimikrobiyal direnç, gıda güvenliği, vektör kaynaklı hastalıklar,  insanlar, hayvanlar ve çevreden bulaşan sağlık problemleri gibi cevaplar verilebilir.

Yaşanan tüm değişiklikler, hayvanlar ve insanlar arasında yayılabilen hastalıklara (zoonotik) neden olmaktadır. Hastalık örnekleri olarak; Kuduz, Salmonella Enfeksiyonu, Şarbon, Bruselloz, Ebola ilk akla gelenlerdir.

Sıralanan tüm örnekler, bu cevapların detaylandırmasını sağlayacaktır;

  • Antibiyotiğe dirençli mikroplar, gıda ve toprak, su gibi çevre yoluyla yayılarak enfeksiyonların tedavisini güçleştirebilirler.
  • Vektör kaynaklı hastalıklar, artan sıcaklık, büyüyen sivrisinek ve kene yaşam alanlarıyla
  • Besin hayvanlarındaki hastalıkların yaygınlaşmasına karşı alınacak önlemler, ülke ekonomilerini bile tehdit edebilir.
  • Suyun kirlenmesi hem insanları hem de hayvanları hasta edebilir.
  • Kronik hastalıklar, yaralanmalar, iş sağlığı gibi alanlarda da sektörler arası işbirliği bakışı gerekebilir.

Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi, Tek Sağlık yaklaşımında; başarılı halk sağlığı müdahaleleri için, insan, hayvan ve çevre sağlığı işbirliğini önermektedir.

Bu kapsamda;

  • insan sağlığı için doktorlar, hemşireler, halk sağlığı ekibi, epidemiyologlar,
  • hayvan sağlığı için veterinerler, yardımcı profesyoneller, tarım işçileri,
  • çevre sağlığı için ekolojistler, vahşi yaşam uzmanları ve diğer uzmanlık alanlarındaki profesyonellerin

iletişim kurmasını vurgulamaktadır.

Doğal olarak; diğer ilgili paydaşlar, kanun uygulayıcıları, politika yapıcıları, evcil hayvan sahipleri bile bu kapsamda düşünülebilir.

TEK SAĞLIK ORTAK EYLEM PLANI

Dünya Sağlık Örgütü Haber Bülteni, dört uluslararası kuruluşun “Tek Sağlık Ortak Eylem Planı” başlattığını duyurdu. Duyuru, geçtiğimiz hafta, yani 17 Ekim 2022 Pazartesi tarihli. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) tarafından bu konuda ilk defa bir ortak plan yayınlanmış oldu.

Amaç; sağlık tehditlerini topluca daha iyi önleyebilmek, tahmin edebilmek, tespit edebilmek ve yapılacak müdahale için kapasite entegrasyonu oluşturmak olarak belirlenmiş. Sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmak için katılımcı bir süreçle geliştirilen Tek Sağlık Ortak Eylem Planı, 2022-2026 yıllarını kapsıyor.

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr Tedros Adhanom Ghebreyesus, dünyanın Covid-19 gibi pandemilere karşı savunmasını güçlendirmeye yönelik ortak çalışmaların merkezinde Tek Sağlık yaklaşımı olması gerektiğini belirtmektedir. Bu nedenle de Tek Sağlık yaklaşımının, pandemi önleme, hazırlık ve müdahaleye yönelik yeni uluslararası anlaşmaların yol gösterici ilkelerinden biri olacağının altını çizmektedir.

Sağlık sektörünün geleceğinde daha da önemi artacak olan Tek Sağlık yaklaşımı, kamu ve özel sektördeki sağlık hizmet sunucuları ile finanse edenlerini özellikle ilgilendirecek boyutlara ulaşabilir. Bu yüzden, sağlık alanında yatırım yapmak isteyenlerin vizyonu içinde bu konuya önem vermelidir. Vizyonun ana başlıkları;

  • İnsan ve hayvan zoonotik salgınları,
  • Gıda güvenliği,
  • Antibiyotiğe dirençli enfeksiyonlar,
  • Sektörler arası işbirliği,
  • Bütüncül gören sonuç odaklı ekosistem bakışı

gibi alanları içerebilir.

Sektördeki niş alanlara yönelmek isteyenler, dikey büyüme planlayan yatırımcılar, risk değerlendirmesi yapan sigortacılar bu konuyu vizyonları içine yerleştirebilirler. Böylelikle bütüncül bir bakışla, insan sağlığıyla etkileşim içindeki her alanı değerlendirerek orta dönem politikalarını belirleme fırsatı yakalayabilirler.

Hasta Yolculuğunda Dijitalizasyonun Önemi

Hasta Yolculuğu hastalıkla ilgili sürecin başladığından sona erdiği döneme kadar, hasta deneyimine atıfta bulunan bir terimdir. Hasta deneyimiyle üç farklı aşamada ilgilenilir; ziyaret öncesi, ziyaret ve ziyaret sonrası. Hasta yolculuğu, bir sağlık kuruluşu veya sağlık sistemi ile kişinin nasıl etkileşime girdiğini gösteren bir dizi eylemden oluşur. Eylemlerin her bir aşaması, hasta katılımı ve memnuniyetini artıran müdahalelerden oluşur.

Hasta kavramı aslında, sağlığını koruyan ve geliştiren kişiyi kapsamamaktadır. Eğer kapsam alanı geniş düşünülecekse, hasta yerine birey kavramını kullanmak daha doğrudur.  Literatürde geçen şeklinde ise, ne yazık ki hasta yolculuğu adlandırması daha sık kullanılır. Oysa ki, hasta yolculuğunda amaçlanan özne, her zaman birey olmalıdır.

Hasta Yolculuğu ise hastalıkla ilgili sürecin başladığından sona erdiği döneme kadar, hasta deneyimine atıfta bulunan bir terimdir. Hasta deneyimiyle üç farklı aşamada ilgilenilir; ziyaret öncesi, ziyaret ve ziyaret sonrası. Hasta yolculuğu, bir sağlık kuruluşu (genellikle hastane) veya sağlık sistemi ile kişinin (ya da hastanın) nasıl etkileşime girdiğini gösteren bir dizi eylemden oluşur. Eylemlerin her bir aşaması, hasta katılımı ve memnuniyetini artıran müdahalelerden oluşur.

HASTA YOLCULUĞU VE DİJİTALİZASYON

Hasta yolculuğundaki bu aşamaların başlıca yararları şöyle sıralanabilir;

  • kişiselleştirilmiş deneyimler oluşturur,
  • hasta iletişimindeki iyileştirme fırsatlarını ortaya çıkarır,
  • hasta deneyimlerini daha iyi anlamayı sağlar,
  • uzun dönemli hasta ilişkilerini güçlendirir,
  • hasta ile sağlık hizmeti sunucuları arasında sürekli ilişki sağlar,
  • belirsizlikleri ortadan kaldırır,
  • sorun alanlarını önceden belirleyerek sıkıntılı konuların çözümlenmesini kolaylaştırır,
  • sürekli iyileştirmeleri güçlendirir,

İşte tam bu noktada, sağlıkta dijitalizasyon sürece girmektedir. Sağlıkta dijitalizasyon veya dijital sağlık, ihtiyacı olanlara daha kaliteli ve kolay ulaşılabilir sağlık hizmetleri sunmak için kapsamlı bilgi ve iletişim çözümleri içeren uygulamalardan oluşur. Böylelikle geleneksel sağlık sistemi eksiklikleri hatta yanlışlıklarını en aza indirgeyen güçlü bir rol de üstlenilmiş olur. Özellikle COVID-19 süreci, bu rolün başarıyla yürütüldüğü sayısız örnekle doludur. Bu süreçte, sağlık hizmetlerinin yüz yüze kullanımından ürkenler ile kısıtlama kararları kapsamında hizmete başvuramayanlar, son birkaç yıldır sağlıkta dijitalizasyon uygulamalarındaki artışı tetikleyici düzeyde arttırmışlardır.

Ayrıca sağlık dijitalizasyonun veri paylaşımına yönelik maliyetleri önemli ölçüde azalttığını gösteren çalışmalar da paylaşılmaktadır. Yapay zeka destekli simülasyon örnekleri, sadece küresel düzeyde değil ulusal düzeyde de çalışılmaktadır. Daha geçtiğimiz hafta sonu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ev sahipliğinde yapılan 5. Uluslararası Hastane ve Sağlık İdaresi Kongresi’nde bu konuda yapılan çalışmaları içeren ve gelecekte çeşitleneceği de çok belirgin olan çalışmalar bildiri olarak sunulmuştur.

Sağlık dijitalizasyonu iki faktör etkilemektedir. Bunlardan biri, uzaktan takip hizmetlerine her geçen gün artan taleptir.  İkincisi ise, kişilerin sağlıklarını yönetme konusundaki bilinç artışıdır. Koruyucu ve geliştirici hizmetlere olan bireylerdeki ilgi bu iki faktörü olumlu yönde etkilemektedir. Koruyucu ve sağlığı geliştirici hizmetlere yönelim, harcamaların yönetimini, dolayısıyla da sürdürülebilirliğini de pozitif etki yapmaktadır.

DİJİTAL SAĞLIK BÜYÜME POTANSİYELİ

Bu yüzden yapay zeka kullanılan tıbbi karar destek sistemleri, dijital sağlık hizmetleri içinde hızlı büyüme potansiyeline sahip bir alan halini almıştır. Yapay zeka kullanılan tıbbi karar destek sistemleri yatırımlarının sadece önümüzdeki 5 yıllık dönemde; ABD’de yüzde 26.6, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 28.3, Asya Ülkelerinde yüzde 29.1, Ortadoğu ve Güney Afrika ülkelerinde yüzde 53.3 oranında artabileceğinin öngörüldüğüne ilişkin çalışmalar yayınlanmaktadır.

KPMG Danışmanlık Şirketi, dünya genelinde dijital sağlık şirketlerinin değerleme ortamını ve performansını analiz ettiği Ağustos 2022 tarihli Dijital Sağlık Sektörü Güncellemesi yayınında;

  • Dijital sağlığın, küresel sağlık hizmetleri pazarında en hızlı büyüyen alan olduğunu,
  • Devletler tarafından desteklenmesinin gelecek için dayanıklı bir sağlık sisteminin geliştirilmesini kolaylaştıracağını,
  • Avrupa’da sağlık alanındaki girişim yatırımlarının 2020 yılına göre 2021’de yaklaşık iki kat artarak 12,2 milyar Euro’ya yükseldiğini,
  • Sadece telesağlık ve mobil uygulamalarda, 2021 yılında birleşme ve satın alma anlaşmala sayılarının 156’yı bulduğunu,
  • Dijital sağlık hisselerinin yüzde 123’ün üzerinde toplam getiri sağladığını,

vurgulamaktadır.

SİNERJİ

Sağlıkta dijitalizasyon; tıpkı hasta yolculuğu aşamalarında olduğu gibi; hizmet öncesi, sırası ve sonrasında hasta yolculuğunu kolaylaştıran birbiriyle sinerji oluşturan teknolojilerden oluşmaktadır. Başlangıçta, kişileri kendi sağlıkları için hızlandırıcı görev üstlenen koruyucu önlemler yer alır.

Bunları, sağlığın sosyal belirleyicileri izler. Dünya Sağlık Örgütü’nün 5 ana başlıkta topladığı sosyal belirleyiciler;

  • yaş ve cinsiyet gibi bireysel,
  • çalışma koşulları gibi sosyoekonomik,
  • konut, temiz gıda ve su gibi çevresel,
  • fiziksel aktivite gibi yaşam tarzı,
  • eğitim ve ulaşım gibi

özellikleri içerir.

Hasta yolculuğunda, sosyal belirleyicilerden sonra gelen aşama; erken teşhis ve tarama araçlarına kadar giden hastalık öncesi diğer aşamaları kapsar.

İşte bu yolculukta, sağlık kuruluşları iş ekiplerinde; sağlık meslek mensuplarından bilgi teknolojisi liderlerine, tedarikçilerden diğer paydaşlara hastalara dijitalizasyonu yaşatacak tüm  taraflar birlikte çalışırlar. Tarafların birlikte çalışmasının somut bir örneği geçenlerde açıklandı. İki sağlık şirketi, bir amaç için proje ortağı oldu. 250 milyon dolarlık anlaşmayla, kişiselleştirilmiş kanser aşısını geliştirmek için dünya çapındaki iki şirketin işbirliği kapsamında maliyetleri ve her türlü karı eşit olarak paylaşacağı duyuruldu.

Sonuç olarak; hasta yolculuğunun ilk istasyonundan sonraki duraklarına, hizmetteki dijital bağlantılar doğru ve amaca uygun belirlenmeli, eğer oluşmuşsa boşluklar doldurularak ilerlemelidir. Bu arada, sunulan sağlık hizmetinin ulaştırdığı kazanımların değerlendirilmesi de unutulmamalıdır. Süreçlerin her birinin; maliyet, kalite, erişim ve hasta deneyimi gibi anahtar başarı göstergeleri ile izlenmesi çok önemlidir. Çünkü anahtar başarı göstergeleri, doğal olarak, sonrasında planlanan yeni hasta yolculukları için girdi olarak kullanılabilir.

Hasta Odaklı İş Modeli

Karar vericilerin, ortalama yaşam süresi uzadıkça hasta odaklı yaklaşımlarını daha da arttırmalarında yarar olacaktır. Sadece hastalığı tedavi eden değil, hastalıkların tedavisinde kişilere sorumluluk veren yenilikçi müdahaleler planlamak, uygulamak ve bunu iş modellerine dönüştürmek hedeflenmelidir. Hedefler belirlenirken beraberinde finansal teşvikleri de gündeme getirmek şarttır. Kamu ve özel sağlık sigortacılığında bu konuda iyi uygulama örnekleri incelenmeli ve ülkemize uyan modeller geliştirilmelidir.

Hasta odaklı sistemler, sağlık hizmetlerinde her geçen gün daha fazla gerekli olmaya başladı. Bu nedenle, hasta ve hastalık yönetimini destekleyen yaklaşımlar tıp dünyasının da önemli bir iş başlığı oldu. Hasta odaklılığın özü, hastaların ihtiyaç ve tercihleriyle uyumlu kararların verilmesine yönelik süreçler oluşturmaya dayanır. Hasta, hekim, hasta yakınları arasında paydaşlık ilişkisine dayanan bir ortaklık kurmayı gerektirir. Paydaşlık, tıpkı çözüm ortaklığı gibi, süreci birlikte yönetmeye dayanır. Doğal olarak bu ilişki, aynı zamanda hastaların sağlıklarını yönetmeleri için özel eğitim ve destek verilmesini de içermektedir.

Genel anlamda kullanıcının daha güçlü hale geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Sağlıkla ilgili işi yapan kişi ve kuruluşlar da geleneksel yöntemler yerine bir ekosistem mantığıyla yeni fırsatlar oluşturmaya yönelmektedir. Yeni fırsatlar açısından bakıldığında, hasta odaklılık değerlendirilmesi gereken bir yaklaşımdır. Hasta odaklılık; hizmet sunanların daha net hedefli bir bakışla kişiselleştirilmiş etkileşimlerinden, fiyatlandırmadaki şeffaflığa uzanan her boyuttaki süreci içermektedir.  Sürecin her aşamasında yer alma kavramı aslında bu yaklaşımı özetlemektedir.

Öte yandan, tam bu noktada, İngilizcesi “Patient engagement” olan bir başka kavramdan söz etmek gerekiyor. 2000’li yıllara damgasını vuran bu kavram, bireye sağlığıyla ilgili sorumluluk verme olarak tanımlanır. Sorumluluk verme; sağlık hizmetlerinde hasta olmadan önce birey, hasta olduktan sonra ise hastalar için geçerlidir. Tanımın içine; sağlığı koruma ve geliştirme, klinik sonuçları iyileştirme, tedavi, hasta güvenliği, hastalık yükünün azalması gibi alt başlıklar girmektedir. Alt başlıkların tamamı birlikte düşünüldüğünde, toplumsal anlamda sağlık statüsünün yükselmesiyle sonuçlanabilecektir.

KULLANICI ODAKLI BAKIŞLA İŞ MODELİ

Bu bağlamda, hasta odaklılık ile yakın benzerlik içinde yeni bir kavramdan söz etmek doğru olacaktır; kullanıcı odaklı bakışla iş modeli. İş modelinin yenilikçi  gerekleri de bulunmaktadır.

İş modeli ile ilgili “Circular Business Model Innovation in Consumer-Facing Corporations” adlı bir makale ile bu konudaki yol haritası tartışmaya açılıyor. Makale, Maastricht Üniversitesi Sürdürülebilirlik Enstitüsü’nden Nancy Bocken ile Jan Konietzko tarafından yazılmış. Makalenin adı, Tüketiciye Yönelik Şirketlerde Döngüsel İş Modeli İnovasyonu olarak tercüme edilebilir.

Aslında model, sürdürülebilir stratejilerle çalışabilmelerini sağlayan bir değişim sürecine odaklanmış. Belirsizlikleri azaltmak ve yeni ekosistemleri şekillendirmek olarak iki özel amaca yönelik hazırlanmış. Belirsizlikleri azaltma amacında; fizibilite, uygulanabilirlik ve sürdürülebilirlik hedeflenmiş. İşbirliği ve yeni denemeler yoluyla da ekosistemler hedeflenmiş.

Model oluşturulurken, öncelikle bu konuda oluşacak vizyon ile ortak bir başlangıç noktası geliştirilmesinin yararlı olacağı öngörülüyor. Pazar dinamikleri ve yeni iş fırsatlarının değerlendirilerek kaynakları harekete geçirme tavsiye ediliyor. Çevresel riskleri azaltmak için yapıların kendi kaynaklarını harekete geçirmeleri gerektiği vurgulanıyor. Son aşamada ise modelin uyarlandığı ve uygulandığı dönüşüm sürecinin başlamasından söz ediliyor.

HASTA ODAKLILIK İÇİN YAPILACAKLAR

Makalede ortaya konulan yenilikçi iş modeli hasta odaklılığa da uyarlanabilir.  Kullanıcı kelimesi sağlık hizmetlerinde hasta olarak düşünüldüğünde, hasta odaklı yaklaşım için de benzer değerlendirmeler yapılabilir. Hasta odaklı sağlık hizmeti için yapılacakları bazı ana başlıklarda özetlemek mümkündür. Bunlar; eğitim, farkındalık, teşvik, güven gibi kelimelerle sıralanabilir. Genel anlamda bir anlayış değişikliğine yol açacak bu dönüşüm ile bir yandan değer temelli sağlık hizmetlerine geçilebilir. Diğer yandan da, hastaları bütünleşik sağlık hizmetine anlayışına taşımak mümkün olabilir. Böylelikle, sağlık kuruluşlarında risk yönetimi de kolaylaşabilecektir. Risk yönetimini kolaylaştırma bakışı, sadece sağlık hizmetlerine değil, sağlık sigortacılığına da olumlu katkılar sağlayabilecektir.

Hasta odaklılık için hastalara verilebilecek eğitimler yoluyla, etkili katılım sağlamalarına destek olacak bilgi ve beceriler kazandırabilir. Böylelikle, hasta katılımının getirebileceği yararlar ve tetikleyebileceği fırsatlara yönelik farkındalık arttırılabilir.

TÜİK’İN ÇALIŞMASI NE ANLATIYOR?

Bu arada, TÜİK tarafından yapılan bir çalışmayı özellikle hasta odaklılık ile yakın ilişkisi bağlamında hatırlatmak isterim. 2016-2018 yıllarını içeren bu çalışmada, doğuşta beklenen sağlıklı yaşam süresini erkeklerde 59,9 kadınlarda 56,8 yıl olarak duyuruldu. Aynı çalışmada; doğumda beklenen yaşam süresi erkeklerde 75,6 yıl, kadınlarda 81 yıl olarak belirtilmişti. Bir başka bakış açısıyla bu çalışma; erkeklerin yaşamlarının yaklaşık son 15,5, kadınların yaşamlarının ise yaklaşık son 24,2 yıllarının hastalıklarla geçebileceğini de göstermektedir.

Bu veriler, yaşamlarının son dönemlerinde erkeklerde en az 15, kadınlarda en az 24 yılları için, kendi sağlıklarını yönetmede ne kadar kritik bir role sahip olduklarını vurgulamanın önemini ortaya koymaktadır. Bu bilinçle hareket eden karar vericilerin, ortalama yaşam süresi uzadıkça hasta odaklı yaklaşımlarını daha da arttırmalarında yarar olacaktır. Sadece hastalığı tedavi eden değil, hastalıkların tedavisinde kişilere sorumluluk veren yenilikçi müdahaleler planlamak, uygulamak ve bunu iş modellerine dönüştürmek hedeflenmelidir. Hedefler belirlenirken beraberinde finansal teşvikleri de gündeme getirmek şarttır. Kamu ve özel sağlık sigortacılığında bu konuda iyi uygulama örnekleri incelenmeli ve ülkemize uyan modeller geliştirilmelidir. Yaşlanan nüfus ile artan sağlık hizmeti maliyetlerini iyi yönetebilme becerisi, bu tür yenilikçi bir iş modeli ile daha da arttırılabilecektir.