Sigortacılık Etki Analizi ve Milli Gelir İlişkisi

Son 10 yıla bakıldığında, yüzde 15 büyüdüğü kolaylıkla görülebilecek olan sigorta sektörünün, büyüme eğilimini önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğine yönelik beklenti sadece öngörülerden oluşmuyor. Geçtiğimiz günlerde, Türkiye Sigorta Birliği ile Boğaziçi Üniversitesi “Türkiye Sigortacılık Sektörü Ekonomik Etki Analizi” çalışması açıklandı. Bu çalışmaya göre de, sigorta sektörünün güçlü potansiyeli vurgulanıyor.

Türkiye Sigorta Birliği, 2022 yılı birinci çeyrek sonuçlarını açıkladı. Sektörün prim üretiminin yaklaşık yüzde 74 büyüdüğü görülüyor. Hayat ve emeklilik sigortalarının teknik kârının yüzde 25’lik artışla 806 milyon TL, mali gelirlerle birlikte net kârındaki artışın yüzde 33 ile 1,9 milyar TL olduğu görülüyor. Kaza, yangın, tarım, araç sigortası gibi kategorilerin yer aldığı ve oluşan maddi hasarlar sonucunda kişilere tazminat verilen hayat dışı sigortalarda ise yüzde 121 oranda düşerek 423 milyon TL teknik zarar oluştuğu anlaşılıyor.

İnsanların yaşam kalitelerini artırmak amacı ile yapılan hayat sigortası kategorisinde sağlık sigortaları da yer alır. Zarar olmamasına rağmen teknik kârlılığın düştüğü sağlık sigortalarında, 2022 ilk çeyreğinde geçen yıl 682 milyon belirlenen teknik kâr, bu yılın ilk çeyreğinde 447 milyon TL olarak açıklandı. Aynı dönem için, ödenen tazminatların toplanan prime bölünmesiyle hesaplanan tazminat prim oranı ise yüzde 74’den yüzde 89’a yükselmiş gözüküyor, yani yüzde 20 artmış.

ETKİ ANALİZİ

Son 10 yıla bakıldığında, yüzde 15 büyüdüğü kolaylıkla görülebilecek olan sigorta sektörünün, büyüme eğilimini önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğine yönelik beklenti sadece öngörülerden oluşmuyor. Geçtiğimiz günlerde, Türkiye Sigorta Birliği ile Boğaziçi Üniversitesi “Türkiye Sigortacılık Sektörü Ekonomik Etki Analizi” çalışması açıklandı. Bu çalışmaya göre de, sigorta sektörünün güçlü potansiyeli vurgulanıyor.

Etki Analizi, kavram olarak, belirli nedenlerle oluşan değişikliklerin, iş ihtiyaçlarına olan etkisinin değerlendirildiği sistematik bir süreç olarak tanımlanır. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı kısa adıyla TEPAV, 2007 yılında, Avrupa Birliği Müktesebatına Uyum Sürecinde Etki Analizi Kapasitesini Güçlendirerek, Çevre Başlığında Uygulama ve Farkındalık Yaratma adıyla bir Proje yapmıştı. Proje, çevre konusuna özel gözükse de, sıralanan ilkelerin etki analizi çalışması açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Proje Raporu’nda, etki analizinin; bir karar alma aracı değil, karar alma sürecinin niteliğini ve etkinliğini arttırıcı bir araç olarak değerlendirilmesi saptaması yer almaktadır. Böylelikle, başarılı politikalar geliştirilebileceği ve daha iyi düzenlemeler yapılabileceği vurgulanmaktadır. Bu yolla, daha iyi yönetişim ilkeleri olan hesap verilebilirlik, şeffaflık ve tutarlılık ile örtüşmenin sağlanabileceğine de değinilmektedir.

Bu kapsamda, bir de Kontrol Listesi önerilmektedir. Politika değişikliğinin toplum üzerindeki olası etkilerinin hesaplanması, düzenleme ortamının iyileştirilmesi ve daha tutarlı bir hale getirilmesi için oluşturulduğundan söz edilmektedir. Kontrol Listesi sorularından bazıları aşağıda örneklenmektedir. Bunlar arasında;

  • Karar alıcının müdahalesi gerekli midir?
  • Bu düzenleme devletin hangi organları tarafından yürütülmelidir?
  • Düzenlemenin faydaları maliyetlerini karşılamakta mıdır?
  • İlgili tüm paydaşlar düzenleme sürecine dahil edilmiş midir?
  • Düzenleme hangi mekanizmalarla uygulamaya konulacaktır?

PENETRASYON ORANI

Sigorta sektörünün büyümesi için sözü edilen bir diğer kavram da, penetrasyon oranıdır. Kavram, ekonomide genel olarak, mal veya hizmetin potansiyel alıcılara ne oranda nüfuz ettiğini gösterir. Hizmetten yararlanma oranı şeklinde de kullanılır. Penetrasyon analizleri pazarlama politikasının belirlenmesinde önemli bir araç olarak görülür.

Türkiye sigortacılık sektörü penetrasyon oranı yüzde 2,2 olarak hesaplanmaktadır. Bilindiği gibi, milli gelir bir ülkede belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin net parasal değeridir. Eşdeğer ülkelerdeki gibi penetrasyon oranının yüzde 4,5 olması durumunda, milli gelire ek katkısının 421 milyar TL olabileceği yetkililerce daha yakın dönemde açıklanmıştır. Ek katkının milli gelirdeki büyüme oranı ise yüzde 7,5 olarak ifade edilmektedir.

Tüm bu başlıkları, sigorta sektörünün Türkiye ekonomisine oluşturabileceği katma değeri hep birlikte ve bir kez daha düşünmek adına sıralamaya çalıştım.

Katma değer, sadece sigorta sektörü çabasıyla gerçekleşmeyecektir. Bu durumda, daha çok bilgiyi yönetmek için kullanılan “birlikte çalışabilirlik” yaklaşımıyla çalışılması en etkili yol olacaktır. Bu kavramı, sanki bir orkestra şefinin orkestrasındaki tüm virtüözlerin uyumlu ve aynı notaları çalma birlikteliği gibi düşünmek gerekir.

Etki analizi kontrol listesinde önerildiği gibi, sigorta sektörünün tüm paydaşları, düzenleme süreçlerinin her aşamasında değerlendirilmelidir. Yüzde 7,5 olarak belirtilen milli gelire ek katkı, sigorta sektörü ile milli gelir ilişkisini somutlaştırmaktadır. Sağlık sigortacılığının da içinde olduğu öncelikli branşlar belirlenerek birlikte çalışmanın modelleri oluşturulabilir. Büyüyen ekonomi, artan refah, sigortalılık bilincinin artışına da beraberinde getirebilecektir. Birbirini tetikleyen bu etkilerle, penetrasyon oranının eşdeğer ülkelerdeki gibi yüzde 4,5 olması için uzun dönemli hedefler konulması gerekmeyebilir.