Yönettiğim Kurumun Rolü Ne Olacak?

Sağlık alanında, çıktı olarak mal üretiyor olabilirsiniz; ilaç, tıbbi cihaz, sarf malzemesi örneklerinde olduğu gibi tedarikçi olabilirsiniz. Çıktınız hizmet üretimi olabilir; sağlık hizmeti sunucusu veya finansörü olabilirsiniz. Hatta yerel, ulusal veya uluslararası politika yapıcı olabilirsiniz. Sonuçta, ister aile hekimliği yapın, ister hastane yönetin, ister sağlık sigortacılığı yapın değişimleri izlemek ve ona göre iyileştirmeler yapmak zorunda olacaksınız.

Yöneticiler, genellikle başlayan her yılı, her ayı, her haftayı, hatta her günü yeni bir dönem olarak görmek zorunda kalabilirler. Sağlık hizmetinin hangi alanını yönetirlerse yönetsinler, sağlık yöneticileri için bu zorunluluk daha da fazla olabilir. Örneğin, 2019 yılında hiç olmayan salgın yönetimi, sadece son iki buçuk yılda, sağlık sigortası yöneticisinden hastane yöneticisine her düzeydeki yöneticiyi çok etkiledi.

Sağlık hizmetlerinde kural koyanlar bir anda kuralları değiştirdi, hizmet kullanıcıları isteklerini erteledi, tedarik zincirlerinde beklenmedik oyuncu değişiklikleri gerçekleşti. Sağlık alanında ani yaşanan bu süreç dışında, doğal olarak hızlı ilerleyen bir değişim zaten vardı. Çünkü sağlık teknolojisindeki hızlı değişimler, maliyet artışının getirdiği sürdürülebilirlik kaygıları ile kullanıcıların isteklerinde ortaya çıkan çeşitlenmeler sürekli artıyordu. İşte tam bu noktada yöneticiler kendilerine şu soruyu sordular; “Bu yeni dönemde yönettiğim kurumun rolü ne olacak?”

Bu soru hep sorulacaktır, hep sorulmalıdır da… Bu sorunun bugün için en bilinen cevap, en kısa ifadesiyle bilgiyi yönetmek olmaktadır. Cevabın iki kelimede özetleniyor olması, basitliği anlamına gelmemektedir.

BİLGİYİ YÖNETMEK

Verileri işleyerek bilgiye dönüştürme ve onları da karar alma süreçlerinde kullanabilme hiç kolay olmamaktadır. Yöneticilerin meta veri deposu olarak adlandırılan büyüklüklerde bilgiyi yönetmeleri, her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Süreçlerin her aşamasında dijitalleşme gereği sürekli artmaktadır. Bu artış sadece içeriğin görüntülenmesini değil insanlarla birlikte hareketini de gerektirmekte, böylelikle verilerin yüklendikleri veri tabanlarının sabit yerlerde saklanması yerine kişilerle birlikte taşınabilmesini zorunlu kılmaktadır. Öyle ki, kişinin sağlık bilgilerine; sigortacısının da, sağlık kurumunun da, hatta kural koyanın da (gerektiğinde önceden belirlenmiş etik ve kişisellik kurallarına uyularak) ulaşma baskıları oluşmaya başladı. Baskılar zaman zaman her konumdaki sağlık kurumları yöneticilerini etkiler hale bile geldi.

Bu anlamda giderek daha da fazla kullanılması öngörülen araçlar geliştirildi. Uzaktan sağlık ve/veya hasta takibi, 5G teknolojilerinin kullanımı, artırılmış gerçeklik araçları, makine öğrenmesi ve 3D yazıcılar gibi dijital ağırlıklı araçlar; bu yönetim modelinin içindeki araçlardan sadece bazıları olarak sıralanabilmektedir. Daha geçtiğimiz haftalarda sosyal medyada artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik uygulamalı tanıtımları yapılıyordu.  Bilim dünyasındaki ortak adıyla Augmented Reality (AR) ve Virtual Reality (VR) olarak tanımlanan bu kavramlar, artırılmış ve sanal gerçeklik olarak bilinmektedir. Temeli, teknoloji kullanılarak oluşturulan kurgular ile gerçek ve hayalin birleştirilmesine dayanır.

Tüm bu örneklerin yaşamımıza hatta sağlık alanına girdiği tarihler düşünüldüğünde, çok değil bir kuşak öncesinde bile olmadığı kolayca hatırlanacaktır.

SAĞLIK HİZMETLERİNİ İYİLEŞTİRME ENSTİTÜSÜ

Sağlık alanında değişim ve iyileştirmeye odaklanmış pek çok ulusal ve uluslararası kurum var. Bugün sizlere bir model de geliştirmiş olan uluslararası  bir kurumdan söz etmek istiyorum: Institute for Healthcare Improvement (IHI), Sağlık Hizmetlerini İyileştirme Enstitüsü. 1990’lı yıllardan bugüne, dünyada sağlık hizmetlerinde daha iyi sonuçları ilerletmek ve sürdürmek için çalışmakta olan bir kuruluş. Taze fikirler toplayan ve sağlık hizmetlerini daha iyiye doğru değiştirmek isteyen herkes, desteklediği ifadeleri kendi web sitelerinde yazıyor.

Boston merkezli Sağlık Hizmetlerini İyileştirme Enstitüsü’nün İyileştirme Modeli isimli geliştirdiği modelin özü; planla-yap-çalıştır-uygula ardışık eylemleri yoluyla, değişikliklerin küçük ölçekte test edilmesine dayanmaktadır. Ülkelerde çok sayıda sağlık kuruluşu, bu süreç ve sonuç iyileştirmelerinde kullanılan bir dizi önlemden yararlanmaktadır. Yapılan değişikliklerin ne boyutta iyileştirmeye yol açıp açmadığı bir çizelge yoluyla ölçülerek test edilmektedir. Böylelikle, oluşturulan önlemlerle uygulanan değişikliklerin; hasta ve toplum deneyimi ile kişi başına maliyetler açısından değerlendirilmesi yapılmaktadır.

DEĞİŞİME ODAKLANMAK

Genel anlamda düşünülürse, her alanda değişen koşullara uymak için, hem bilmek hem de değişim sürecini ilerletmek gerekir. Dolayısıyla, süreç veya çıktısındaki değişkenlikler varyasyonlarla ilişkilidir. Çıktı yani ürün, mal ya da hizmet olabilir. Üretim sürecindeki kalite ve maliyet varyasyonlarını yöneterek farklılıkları azaltmak, öngörülebilir sonuçlara yol açarak kötü sonuçların doğma olasılığını da düşürecektir. Genel olarak varyasyonları yönetebilmek için üç yol önerilir. Varyasyonlar azaltılabilir, telafi edilebilir veya avantaja dönüştürülerek yararlanılabilir.

Sağlık alanında da bundan farklı bir süreç işlememektedir. Sağlık alanında, çıktı olarak mal üretiyor olabilirsiniz; ilaç, tıbbi cihaz, sarf malzemesi örneklerinde olduğu gibi tedarikçi olabilirsiniz. Çıktınız hizmet üretimi olabilir; sağlık hizmeti sunucusu veya finansörü olabilirsiniz. Hatta yerel, ulusal veya uluslararası politika yapıcı olabilirsiniz. Sonuçta, ister aile hekimliği yapın, ister hastane yönetin, ister sağlık sigortacılığı yapın değişimleri izlemek ve ona göre iyileştirmeler yapmak zorunda olacaksınız.

Bir yandan değişim dalgası sürerken, bir yandan da değişimin dijital dönüşümü  gerçekleşmektedir. Uygun dijital sağlık stratejisi uygulama ihtiyacı da kamu özel farkı olmaksızın her sağlık kuruluşunda artmaktadır. Çünkü sağlık hizmetlerinin evrensel ilkelerini gerçekleştirebilmek için değişen koşullarla uyumlu stratejiler geliştirmek gerekecektir. Erişilebilir, kapsayıcı, kaliteli, hakkaniyetli, sürdürülebilir gibi alanlara odaklanıldığında zorlukların üstesinden gelinebileceğinde tüm paydaşlar görüş birliği içindedir.

Bunun için, sağlık alanında da; bilgiyi yönetmeye odaklanılmalı, yenilikler desteklenmeli, işbirlikleri teşvik edilmeli, proaktif olunmalı, veriler etik ve evrensel standartlarda işlenerek paylaşılmalı, tüm paydaşların sağlık okuryazarlığı güçlendirilmelidir.